Sibyller (Sxbulla, Sibylla) Antik Yunanistan Homeros'un falcıları gibi, geleceği tahmin etmek ve kaderi tahmin etmek isteyen herkese teklifte bulunan gezgin peygamberler olarak adlandırıldılar. Sibyller belirli bir yerel tarikatla ilişkili değildi, ancak kehanetlerinin doğası Yunan diniyle pek çok ortak noktaya sahipti.
Tahminde bulunmak için başvurdukları Sibyl, çılgına dönene kadar bekledi ve histeri içinde, çarpık yüz hatlarıyla, ağzından köpükler saçarak ve vücudunda sarsılan titremelerle, sanki "yerini değiştirmeye çalışıyormuş gibi" kehanetler söyledi. göğsünden büyük tanrı.
Sibyllerin Yunan tarihinin tarihsel dönemindeki faaliyetleri esas olarak 8. ve 7. yüzyıllarla sınırlıdır. Her ne kadar gelenek bazı Sibylleri Sibylline sözlerinde tahmin edilen olaylardan önceki dönemlere taşımış olsa da, M.Ö. güçlü bir ruhsal ve dini yükseliş dönemiydi. Böylece, Truva Savaşı'nı öngördüğü kabul edilen Erythra'lı Herophila mantıksal sonuç Truva Savaşı'ndan önce yaşamış efsaneler.
Sibyl ilk olarak Efes'teki Herakleitos'ta bulunur (MÖ 500 civarı) - isim Erythrai'deki (Küçük Asya) kahinler. Aristoteles (MÖ 384-322), Aristofanes, Aeschylus, Platon ve Platon'un öğrencisi Pontiuslu Herakleitos da Sibyllerden bahseder. Sibyl'in kehanetsel coşkusunun güzel bir tasviri Virgil tarafından Kitap VI'da verilmiştir. Aeneidler (42-155).
Sibyl imajı Apollon dininden doğmuştur ve bu da daha eski ve derin bir dinin gelişimi ve reformudur.
Peki bu yeni dinin peygamberleri ve vaizleri kimlerdi? Peygamber bakireleri, Sibyller, Apollon dininin doğudan batıya muzaffer yürüyüşündeki daimi yoldaşları.
Peygamberler arasında nasıl bir köprü kurdular? Yahudi dünyası ve Hıristiyanlık, Sibiller de hizmet etti bağlantı Yunan ve Roma dünyası ile Hıristiyanlık dönemi arasında. Antik kültürde bu kahinlere önemli bir rol verilmişti.
Orta Çağ'ın sonuna gelindiğinde Batı Kilisesi, Sibillerin sözlerini Hıristiyan tarihindeki olayların kehanetleri olarak yorumlayarak, onlardan on ikisini Mesih'in gelişinin peygamberleri olarak tanıdı - Eski Ahit peygamberlerine paralel bir pagan.
Sibiller verildi Latince isimler, yaşam alanlarını gösteriyor. Sanatta genellikle Delphic, Erythraean, Cumaean, Pers ve Libyalı Sibyller tasvir edilmiştir.
Nitelikleri çeşitlidir. Genellikle tahminlerinin yazıldığı bir defter tutarlar. Tipik olarak kardeşler genç kadınlar olarak tasvir edilir ve sıklıkla peygamberlerle karşılaştırılır.
Bunlardan en ünlüsü KUMKAYA. Adı, Romalılara pek çok sorun getiren Sibylline kitaplarıyla ilişkilendirilmiştir.
Apollon ondan sevgi istediğinde, o da ona Erythraean sahilindeki kum taneleri kadar uzun yıllar yaşam vermesini talep etti.
Apollo onun dileğini yerine getirdi ancak bir daha asla görmemesi şartıyla. yerli toprak. Daha sonra vatandaşlarının onu büyük bir onurla çevrelediği İtalyan Cumae'sine, bir peygamber ve baş tanrılarının gözdesi olarak yerleşti.
Yıllar yıllar geçti, nesiller nesiller boyunca öldü, bir tek Sibyl ölümü bilmiyordu; ama yaşlanıp son sınırlarına kadar yıprandığı için kendisi de onu özlemeye başladı; ona ikna olması çok geç oldu ölümcül hata Allah'tan kendisine uzun bir ömür isterken, gençliğine de devam etmesini istemeyi unuttuğunu. Sonunda Kumanlar ona acıdılar ve ona hangi şartlarda uzun ömür verildiğini bilerek ona eski geleneklere göre kil ile mühürlenmiş bir mektup gönderdiler.
Kil Erythraean toprağındandı; Onu gören Sibyl hayaletinden vazgeçti. Ancak kehanet niteliğindeki sesi onunla birlikte ölmedi; onun ölümünden sonra da volkanik Kuman topraklarındaki mağaralarda duyulmaya devam edildi; bunlardan biri bugüne kadar "Sibyl Mağarası" adıyla biliniyor. Ve ayrıca geç zamanlar Sibyl'in anısı birkaç yıl yaşadı garip oyunİmparator Nero'nun çağdaşı Petronius'un bize anlattığı Kuman çocukları - keşke bir oyun olsaydı -.
Odanın ortasında (görünüşe göre) bir şişe asılıydı; şişeyi çevreleyen çocuklar sordu: "Sibyl, ne istiyorsun?" - şişeden gelen ses cevap verdi: "Ölmek istiyorum."
Cumalı Sibyl, "büyük yılın" sonunda dünyanın sonunun geleceğini öngördü.
Bu dönem o kadar uzaktı ki ilk başta kimse ilgilenmedi. Yüzyıllar sonra, MÖ III-II yüzyıllarda. bununla ilgili soru bilimsel ve kronolojik ilgi gördü, endişelenmek için artık çok geç olduğu ortaya çıktı.
Sorunun çözümünde yöntemlerinden yararlanan bilim, “büyük yılın” dört asırın, altın, gümüş, bakır ve demirin toplamına eşit olduğuna karar verdi.
Acil görev böyle bir “yüzyılın” süresini belirlemekti; azami sürenin bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi insan hayatı. Görünüşe göre oldukça yetersiz istatistiklere dayanarak 110 yaşında olduğu belirlendi. Böylece “büyük yıl” 440 yıla eşit oldu; gökbilimciler bu sonucu, bu süre zarfında tüm gezegenlerin orijinal konumlarına döndüğünü belirterek doğruladılar.
Bütün bunlar içindeydi en yüksek derece rahatlatıcı. Ne de olsa Sibyl, Truva Savaşı'nın çağdaşıydı; dolayısıyla hayatı, Truva Savaşı'yla örtüşüyordu. XII'nin başlangıcı M.Ö. yüzyıl; Bahsettiğimiz çağa (İskenderiye öğrenimi çağı, MÖ 3. ve 2. yüzyıllar) gelindiğinde, onun belirlediği 440 yıllık süre çoktan dolmuştu. Bu nedenle endişelenecek bir şey yoktu; tahmin gerçekleşmedi. Böylece havai, neşeli Yunanistan, Sibyl'in öngörüsünün onu tehdit ettiği kabustan kurtuldu;
Roma bu konuyu o kadar hafife almadı. Güney İtalya MÖ 6. yüzyıldaydı. Helenik sömürgeciler tarafından zaten yoğun bir şekilde doldurulmuştur. Aralarında sanat gelişti ve canlı bir fikir alışverişi yaşandı; Pisagor ve Ksenophanes orada vaaz veriyordu. Onun için bu yeni dünyayla " Magna Graecia » Roma aracılığıyla temasa geçti liman şehri
Kumas. Romalılar Kum'un ana tanrısı Apollon'a sempati duydular. Romalıları fetheden ilk Olimpiyatçı oldu.
Popülaritesinin nedenlerinden biri, Apollon'un uzun süredir pislikten arınmayı sağlayan bir tanrı olarak görülmesiydi. Ayrıca "gümüş yaylı" tanrı, Roma'nın kurucularının soyundan gelen antik Truva atlarının koruyucusuydu. ERİTRELİ(Erythraean-Kuman) Sibyl bizim için temsil eder özel ilgi: Onun sayesinde geleceğe olan inancımız sayesinde belirli sayı yıllar, ölüm
insan ırkı
Yunanistan'dan Roma'ya transfer edildi
Bugün hala iyi bilinen özel bir efsane vardı.
Gizemli yaşlı kadın Kuman Sibil'iydi ve kralın satın aldığı üç kitap da daha sonra meşhur olan "Sibylline Books" idi. Sibylline kitapları Roma'ya bu şekilde geldi.
Bütün geleneğin anlamı elbette Sibyl'in kehanet kitaplarının Kum'dan Roma'ya nakledilmesi gerçeğinde yatmaktadır. Bunlar ancak güvenilirliklerinin garantisi olan tanrı kültüyle - Apollon kültüyle - birlikte aktarılabilirdi. Böylece, anavatanı uzun süredir yok edilen Truva olan ışık saçan tanrının dini, sonunda Roma'da bir yuva buldu; Bu sürekliliğin üzerine, başka şeyler bir yana, öyle önemli bir inanış dayanıyor ki: “Roma, ikinci Truva'dır.”
Bu efsanede gerçeği kurgudan ayırmak pek mümkün değildir; Kesin olan şu ki, o andan itibaren Sibyl'in yazıları çalınmaya başlandı. önemli rol Romalıların hayatında. Bunlar özenle korunmuş, “kader kitapları” olarak adlandırılmış ve savaş ve huzursuzluk yıllarında başvurulmuştu. Hemen hemen tüm yeni ritüeller ve kültler Roma'nın tarihi döneminde ortaya çıkmıştır. devletler kökenlerini Sibylline kitaplarına borçludur. Bu, niteliklerin ve özelliklerin Latin tanrılarına aktarılmasını içerir. Yunan tanrıları: Böylece Diana, Artemis ile, Ceres Demeter ile, Proserpina Persephone ile, Herkül Herkül ile vb. özdeşleştirildi.
Pontuslu Herakleitos'a göre bu koleksiyon, kehanet faaliyetinin çok yaygın olduğu 6. yüzyılın 1. yarısında derlenmiştir. Erythra'dan getirilmiştir (Varro'ya göre); Erythra yakınlarındaki Truva İda'sındaki Gergif şehri (köyü), Sibylline kehanetlerinin menşe yeri olarak kabul edilir.
Sibylline sözlerinin kökenine ilişkin tahmin, M.Ö. 83 yılında Capitoline Tapınağı'nın yangınından sonra Roma Senatosu tarafından gönderilen büyükelçilerin bir araya gelmesiyle de doğrulanmaktadır. yeni koleksiyon Sibylline tahminleri esas olarak Erythra, Ilion ve Samos'ta.
Efsaneye göre Sibylline sözleri palmiye yaprakları üzerine yazılmış ve sıkı bir gizlilik içinde tutulmuştu; böylece Romalılar bile, decemvir (quindecemvir) rahip heyeti dışında, kitapların kendileri veya profesyonellerinin faaliyetleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. emanetçiler. Bilinen şey, bunların Yunan heksametreleriyle yazıldığı ve sözlerin uygulanmasının bu dava decemvirlerin keyfi yorumuna dayanıyordu ve tesadüfen ele alındığında, uzatmalar ve uzak karşılaştırmalar yoluyla her duruma uygulandılar.
Sibylline kitaplarını denetlemekle görevlendirilen rahipler, zorunlu askerlik. Sayıları 367'den 10'a çıktı; yarısı patrisyenlerden, diğeri pleblerden seçildi. Sulla yönetimindeki kolej 15 üyeden oluşuyordu; bu sayı, Sibylline kitaplarının son ortaya çıkışına kadar devam etti.
83 yangınından sonra yeniden derlenen kitaplar, 13 yılında Augustus tarafından kapsamlı bir eleştiriye tabi tutuldu;
5. yüzyılda Roma'nın Apollon tapınağında saklanan Sibyl'in kehanet kitaplarından yardım istendi. N. e.
Bundan kısa bir süre sonra, 405 yılında Hıristiyanlığın Batı Roma İmparatorluğu'nda yayılması sırasında Stilicho, paganizmin bir kalıntısı olarak tüm Sibylline kitaplarını nihayet yok etti.
Hıristiyan ve Yahudi kıyametlerini de içeren Sibylline Oracles'ın on dört kitabı hala mevcuttur.
"Sibylline" adı altında korunan bu eserler daha sonra Yahudi ve Hıristiyan yazarlar tarafından yazılmıştır. Bunların Roma'da yazıldığı varsayımı pek olası değildir. Aksine, kökenleri Yunan veya Küçük Asya'dır. Bunların çekirdeğinin aslında eski rahibelerin kehanetlerinden oluşması mümkündür. Yüzyıllar geçti. Sibylline kitapları Roma devletinin kaderinin tabletleri haline geldi; Endişeli ve zor anlarda, Roma'yı tehdit eden ya da çoktan patlak vermiş olan tanrıların gazabını yatıştırmak için hangi kutsal ayinlerin kullanılabileceğini öğrenmek için onlara başvuruldu. Elbette Sibyl'in kehanetleri en başta verildi.
genel biçim , isim yok; Belirli bir durum için hangi kehanetin uygun olduğuna karar vermek rahiplere kalmıştı. Her ne kadar Roma'da da aydınlanma çağı başlamış olsa da ataların kurduğu ritüellerin yerine getirilmesi gerekiyordu; Bu konuda en aydınlanmış insanlar arasında bile şüphe olamaz. Tusculan çınar ağaçlarının serin gölgesi altında Cicero ile yaptığı bir konuşmada, görkemli Roma togasını rahat bir Yunan peleriniyle değiştiren, Sibyl ve onun tuhaf kehanetleri hakkında çok ciddi bir şekilde şaka yapan, eski kitapları ortaya çıkaran aynı asilzade, meslektaşlarıyla tartıştı önemli soru Arisli kadın tarafından fark edilen ve bildirilen endişe verici işarete, yani kutsal ağaçta oturan karganın konuştuğuna ilişkin Diana'nın kaç koyun kesmesi gerekir? insan sesi. Ve bunda hiçbir ikiyüzlülük bile yoktu; aşk
Bunun gerçekleşmesinin nedeni şüphesiz Sibylline kitaplarının ulusal bir türbe olması ve Sibyl'in doğum yeri olan Truva'nın Roma'nın ataları olarak kabul edilmesiydi. Kahinlerin bakiresine atfedilen şeylerin yanılmazlığı, Roma halkının dini yaşamının temel taşıydı; hayır, eğer hata yapan biri varsa bu o değil, onun kurnaz İskenderiyeli tercümanlarıydı.
“Harika yıl” derken dört yüzyılı kastetmemiz gerektiği fikrine nereden kapıldılar? Hesiodos'tan. Müthiş. Ancak Hesiodos'un kendisi Truva Savaşı'ndan yaklaşık dört yüzyıl sonra yaşadı ve bu nedenle Daha yüzyıllar bilemezdi; Ona nasıl atıfta bulunulabilir? Ve eğer "büyük yıl" yüzyılların toplamıysa, o zaman büyük olasılıkla on...
İnsanların bu şekilde mantık yürüttüğünü garanti edemeyiz; ancak gerçek şu ki, Sibylline kitaplarının Romalı rahipleri-yorumcuları, "büyük yılı" on "yüzyıla", yani 1100 yıla eşit olarak kabul ettiler. Ve eğer öyleyse, Sibyl'in yaşadığı dönem dikkate alındığında, dünyanın sonunun M.Ö. 1. yüzyılda beklenmesi gerekirdi.
Ve gerçekten de o andan itibaren Roma'nın üzerinde kıyamet korkusu hakim oldu. Doğru, Sibyl'in tahminleri gizli tutuldu; yalnızca tercümanlar heyetinin (quindecimvirs) bunlara erişimi vardı ve o zaman bile her durumda yalnızca Senato'nun özel izniyle. Ancak bu kehanet herkesin çıkarlarına çok yakından dokundu, insanların hayal gücü üzerinde çok güçlü bir etkiye sahipti, o zamanlar çevrelerindeki dünyada şu anda gördüğümüzden çok daha fazla gizem gördüler.
Dikkatsiz rahip quindecimvir'in sırrını senatör arkadaşlarına mı, karısına mı yoksa azat edilmiş sadık bir adama mı açıkladığını bilmiyoruz; Sadece MÖ 1. yüzyılın ortalarında, söylenti rüzgârının sürüklediği müthiş bir fikrin tohumlarının dünya çapında uçmaya başladığını biliyoruz.
İtalyan topraklarının, üzerinde harcanan emeğin karşılığını alması zordu; Düşükler periyodik bir fenomen haline geldi. Her zaman olduğu gibi köyün yoksullaşmasına yol açtılar; yoksul köylüler Roma şehrine akın etti.
Savaşlardan tükenen büyük Roma sendeledi.
Her zaman olduğu gibi, temellerin yıkılması kıyamet gibi yaşandı.
Appian şöyle diyor: "Açıklanamayan korkunç olaylar ülke genelinde hem bireyler hem de kitleler tarafından gözlemlendi. Korkunç eski kehanetleri hatırlamaya başladılar: Bir katır yükünden kurtuldu, hamile bir kadın doğurdu. Tanrı bir çocuk yerine bir yılana güçlü bir deprem göndermiş, Roma'da bazı tapınaklar yıkılmış. Romalılar tüm bunları büyük bir üzüntüyle karşıladılar.
Üstelik Capitoline Kayası'nda bilinmeyen bir nedenle çıkan yangın, Roma'nın büyüklüğünün sembolü olan Jüpiter Tapınağı'nı yok etti ve Sibyl'in kitaplarının çoğu yangında yok oldu.
Sibylline kehanetlerinin yeni el yazmalarını getiren bir komisyon Doğu'ya gönderildi. Ağızdan ağza aktarılarak insanları geçmiş yıllara göre daha fazla endişelendirdiler. Doğrudan tanrıların gazabı ve tüm İtalya'nın ölümü hakkında konuşmaya başladılar. Ve sadece İtalya değil. Sibyl'e göre başlayan o on yüzyıl Truva Savaşı 83'te sona erdi. Romalılar için bu, insan ırkının sonu, ebedi yıldızların kaderindeki dramın son sahnesi anlamına geliyordu.
Dünyanın sonunun gelmesini bekledikleri zaman dilimi geçmiş olsa bile Romalılar hâlâ bir felaketin yaklaştığını hissediyorlardı. Herhangi bir kötü işaret, ölümün habercisi olarak yorumlandı. Yeminlerini bozan Vestallerin suçu, komplolar, halk arasındaki huzursuzluk, astrologların hesapları - her şey Roma'da paniğe neden oldu. Çok uzun süre kaygı duygusu en duyarlı vatandaşları bile terk etmedi.
Zeus'un dini
Zeus'un dini, bir zamanlar yeryüzünde hüküm süren, emeğin, savaşın, günahın olmadığı, Toprak Ana'nın insana anne şefkatiyle baktığı, ona yiyecek verdiği, "altın çağ" fikrine dayanıyordu. giyim ve bilgi. - evet ve amaçsız da olsa mutlu bir varoluş için ihtiyaç duyduğu, neyse ki önemsiz orandaki bilgi.
Zeus insanları bu durumdan kurtardı; Dünya'ya ve onun Titan güçlerine isyan edip onları gasp ederek insanlığa yeni bir yol açtı. Çalışmanın hem bilginin hem de yaşamın bir koşulu olduğu ilan edildi; ancak emek özel mülkiyete yol açtı; özel mülkiyet- bununla ilgili anlaşmazlıklar, şiddet, savaş; şiddet ve savaş yalanı, suçu ve günahı doğurdu.
İnsanlığın bu kademeli düşüşündeki en önemli “olay” sonuncusuydu, aralarında “gerçek olmayanın” ortaya çıkmasıydı. Zaten daha önce, rahat yaşayan tanrıların neredeyse tamamı, insanların gözyaşı dolu meskenlerini terk etmişti; Artık göksellerin sonuncusu olan ilahi Gerçek onu terk etmiştir. İnsan ırkının işlediği suçtan rahatsız olan kutsal bakire cennete yükseldi ve daha sonra öğretildiği gibi bugüne kadar orada kaldı. gök cisimleri Başak takımyıldızı kisvesi altında.
Onun tarafından terk edilen insan ırkına gelince, kendisini bir kez yalanın gücüne teslim ettikten sonra kendini ölüme mahkum etti. Titan güçlerini yenerek Dünya krallığının yıkıntıları üzerine kurulan Zeus'un krallığı, Dünya'dan ve onun Dev güçlerinden yok olacaktır.
Arzu edilen kurtarıcı ve kurtarıcı nihayet Apollon biçiminde ortaya çıktı. Apollon'un yeni dini, tanrılara Dünya ile barış getirdi ve onların daha fazla krallık kazanmasını sağladı.
Zeus'un zaten Devlerle savaştığını, onları yendiğini ve o zamandan beri korkusuzca sonsuza kadar hüküm sürdüğünü söyledi; İnsanların günahlardan arınmasını sağladı, böylece onların yok edilmesinin ahlaki gerekliliğini ortadan kaldırdı.
Zeus dininin Apollon dini tarafından ıslah edilmesi böyle bir şeydi.
Apollon insanlara arınma getirdi - bundan şüphe etmek kötüydü - ama insanlığın ölümü onun tarafından yalnızca geciktirildi. Birbirlerine ve kendilerine bakan insanlar, aralarında yalanın yaşamaya devam ettiğine kolaylıkla ikna oldular. Zeus gökyüzünde hüküm sürüyor, Gerçeğin Bakiresi geri dönmedi, ancak o an gelecek ve tanrıların savaşı tekrarlanacak. Bir "altın çağ" gelecek ama insanlar ölecek. Bu ne zaman olacak? Yakında değil... yani "harika yıl"dan sonra (Sibyl'in öngördüğü gibi); Ne biz ne çocuklarımız ne de torunlarımız bu günü görecek kadar yaşamayacaklar. Harika; Bu, (bu 5.-4. yüzyıllardaydı) sakin olabileceğiniz anlamına gelir.
Hakkındaki kehanetlerin bir kısmı gelecekteki kaderİsrail. Simonov V.A'nın kitabından " Büyük Ansiklopedi Kıyamet". "EKSMO"dan, 2011.
Ünlü Amerikalı kahin Jean Dixon Kehanetlerinin birçoğu gerçekleşmiş olan (1918-1997), önümüzdeki yüzyılda gezegenimizde küresel tektonik felaketlerin başlayacağını, ardından korkunç savaşların çıkacağını söyledi: “ Güçlü deprem Doğudaki gelişmeler İsrail'e yönelik bir Arap saldırısının işareti olarak hizmet edecek. Bu mücadele 8 yıl boyunca devam edecek."
Pek çok peygamber ve durugörü sahibi Üçüncü'nün olacağını öngördü. dünya savaşı Ortadoğu'daki çatışmalarla başlayacak. kahin Joanna Southcott(İngiltere), başlangıcı öngören Fransız Devrimi Napolyon'un yükselişi ve düşüşü, 1815 gibi erken bir tarihte uyarılmıştı: "Doğu'da savaş çıktığında bilin ki sonunuz yakındır."
Slavik'in tahminleri(Vyacheslav Krasheninnikov), Chebarkul şehrinin yerlisi Çelyabinsk bölgesi. Slavik, 1982 yılında askeri bir ailede dünyaya geldi ve çok iyi bir yaşam sürdü. kısa hayat 11 yaşında kanserden ölüyor. Krasheninnikov'un kehanetleri annesinin anılarından kaydedilmiştir:
" Slavik özellikle İsrailliler karşısında şaşırmıştı. Bunu söyledi İsrail savaş başlayacak, dört bir yanı Müslümanlarla çevrili İsrailliler cesaret mucizeleri gösterecek ve yine de mağlup olacaklar. Müslümanlar Hıristiyan türbelerimize saygısızlık edecekler, bu da Tanrı'yı çok kızdıracak..."
Kudüslü John, Benediktin keşişi. Bilinen şey onun 1040'lı yıllarda doğduğudur. Alman şehri Wezelay. Johann Avrupa'yı çok gezdi. 1100'den itibaren Kudüs'te yaşadı ve Tapınakçı Tarikatı'nın bir üyesi olabilir. Gelecekteki savaşlarla ilgili kehanet: “Milenyum, içinde bulunduğumuz bin yılın ardından geldiğinde, topraklar savaşın kurbanı olacak. Roma sınırının diğer tarafında, hatta eski Roma hükümetinde bile insanlar birbirlerinin boğazını kesecek, kabileler ve inançlar savaşı herkesi saracak. Yahudiler Allah'ın çocukları da birbirlerini dövmekten vazgeçmeyeceklerdir. İsa'nın ülkesi bir savaş alanı olarak görünecek. Kâfirler her yerde ve her yerde fikirlerinin saflığını savunmak isterler. Şüpheler ve güç karşı karşıya gelecek ve ölüm, o yeni zamanların sancağı gibi ileri gidecektir.”
Meryem Ana'nın Amerikalı bir kahin tarafından görülmesiVeronica Luken: « Tanrı'nın annesiŞimdi üzgün görünüyor. Haritaya benzeyen bir şeyi işaret ettiğini görüyorum. Tanrım! Haritaya bakıyorum. Ah, Afrika'da Kudüs'ü, Mısır'ı, Arabistan'ı ve Fransız Fas'ını görüyorum. Aman Tanrım! Bu ülkeler şu anda çok derin bir karanlıktadır. Tanrım! Tanrı'nın Annesi şöyle diyor: "Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlangıcı çocuğum." Şimdi başka bir kart.İsrail'i görüyorum ve komşu ülkeler. Hepsi yanıyordu...
Savaş büyümeli, katliam yoğunlaşmalı. Yaşayanlar ölüleri kıskanacak, insanlığın acısı o kadar büyük olacak ki.”
Gelecekte başlayacak büyük savaş. Ortadoğu’daki savaşa denk gelecek.”
“Suriye barışın ya da Üçüncü Dünya Savaşı'nın anahtarı olacak. Dörtte üçü yıkım olacak küre. Kefaret Balosu yüzünden dünya yanıyor."
Kefaret Topu- Veronica Luken böyle diyor sıradışı yıldız- yakın gelecekte gezegenimizin gökyüzünde görünecek bir kuyruklu yıldız. ( Dünya'ya yakın bir yıldızın ortaya çıkmasıyla ilgili kehanetler - http://isi-2025.blogspot.com/ 2011 yılı arşivi ).
Veronica Luken'in Deccal'in başlattığı savaşa dair vizyonu: “İnsanlığın günahlarının cezası olarak savaş. Çocuklarım, kalbim kırılıyor. Gittiğin yolu izliyorum. Çok sayıda can kaybedildi büyük savaş. Kötülüğün güçleri toplandı Kudüs. Oraya gidiyorum çocuklarım. Evim yıkılacak. Evimde çok kan dökülecek."
Amerikalı gazeteci Ruth Montgomery'nin kehanetlerine göre(1971), “ruhani rehberlerin” yardımıyla İsrail ile arasındaki çatışmayı ele aldı. Müslüman ülkeler neredeyse sonsuza kadar devam edecek: “Ortadoğu'da bitmek bilmeyen anlaşmazlık, İsrail kendisinin her zaman doğru olmadığı ve diğerlerinin hatalı olduğu şeklindeki acı gerçeği açıkça kabul edene kadar devam edecek. Kendisini "seçilmiş halk" olarak adlandırıyor ama kendisi için Tanrı'yı seçenlerden daha mı "seçilmiş"? İnsanların ruhları sakinleşmeden Ortadoğu krizinin biteceğini söylemek saçma olur. İnsanoğlu düşünme biçimini değiştirene ve nefret ve açgözlülüğün üstesinden gelene kadar közler için için yanacak.”
yaşlı Paisiy Svyatogorets (Eznepidis, 1924-1994). " Ortadoğu, Rusların yer alacağı savaşlara sahne olacak. Çok kan dökülecek, Çinliler iki yüz milyon kişilik bir orduyla Fırat Nehri'ni geçerek Kudüs'e varacaklar. Ömer Camii'nin yıkılması bu olayların yaklaştığını gösteren karakteristik bir işarettir, çünkü... yıkılması, tam da bu noktada inşa edilen Süleyman Tapınağı'nın Yahudiler tarafından yeniden inşası için çalışmaların başlaması anlamına gelecektir...".
Yahudiler, Avrupa liderliğinin gücüne ve desteğine sahip olacakları için küstahlaşacak, utanmazlık ve gururla davranacak ve Avrupa'yı yönetmeye çalışacaklardır…. Pek çok entrika çevirecekler ama ardından gelen zulüm sayesinde Hıristiyanlık tamamen birleşecek. Ancak, çeşitli entrikalarla dünya çapında bir “kiliselerin birleşmesi”ni örgütleyenlerin, başında tek bir dini liderliğin olmasını istedikleri şekilde birleşmeyecektir. Hıristiyanlar birleşecek çünkü bu durumda koyun ve keçi birbirinden ayrılacak. O zaman “tek sürü ve tek çoban…” gerçeği gerçekleşecektir.
İsrailli Kabalist Haham Yitzhak KaduriDünyanın dört bir yanına dağılmış tüm Yahudileri, tüm insanlığı tehdit eden doğal felaketlerden kaçmak için İsrail'e dönmeye çağırıyor: “Bu açıklamayı yapıyorum ve bunun tüm dünyada duyulmasını istiyorum. Dünya korkunç tehditlerle karşı karşıya olduğundan Yahudiler acilen İsrail'e dönmeli doğal afetler. Gelecekte, Adı Kutsanmış olan Kutsal Olan, İsrail Topraklarının yargısını hafifletmek için dünya ülkelerine korkunç doğal afetler gönderecektir. Dünyanın diğer ülkelerindeki Yahudilerin yaklaşmakta olan tehlikeyi fark etmeleri ve Tapınağı inşa etmek ve doğru Moşiyah'ımızın (Mesih) ortaya çıkışı için İsrail topraklarına dönmeleri için bu açıklamanın bir uyarı olarak yayınlanmasını emrediyorum."
Amerikalı Samuel Doctorian'ın vizyonu. Bu vizyon 1998 yılında Patmos adasında kendisine açıklandı: “... Hasat sırasında olduğu gibi elinde orak tutan ikinci bir Melek gördüm. "İsrail'de ve İran'dan önceki ülkelerde hasat geldi" dedi. Göz açıp kapayıncaya kadar bu ülkeleri gördüm ve şunu duydum: “Bütün Türkiye ve Beni reddeden, sevgi mesajını reddeden ülkeler, birbirlerinden nefret edecek ve birbirlerini yok edecekler.” Orağı kaldıran bir Melek gördüm. Ortadoğu ülkelerine taşıdı. İran'ı, İran'ı, Ermenistan'ı, Azerbaycan'ı, Gürcistan'ın tamamını, Irak'ı, Suriye'yi, Lübnan'ı, Ürdün'ü, İsrail'i, hepsini gördüm. Küçük Asya. Bütün bu topraklar kanla kaplandı. Yangını gördüm. Bu ülkelerin çoğuna karşı kullanıldı atom silahları, her yerden dumanlar gökyüzüne yükseldi. Şiddetli yıkım - insanlar birbirlerini yok etti. Şu sözleri duydum: “İsrail, ey İsrail, büyük kıyametin zamanı geldi. Melek şöyle dedi: “Seçilmişler, Kilise ve halkın geri kalanı arınacak. Kutsal Ruh Tanrı'nın çocuklarını hazırlayacak." Ateşin alevlerinin göğe yükseldiğini gördüm. Melek şöyle dedi: “Bu son hükümdür. Kilisem temizlenecek, korunacak ve hazırlanacak son gün. İnsanlar susuzluktan ölecek. Ortadoğu'nun tamamında çok az su olacak. Nehirler kuruyacak ve bu ülkelerdeki insanlar su için kavga edecek.” Melek bana, Orta Doğu'daki felaket durumu nedeniyle BM'nin dağılacağını ve bu haliyle BM'nin artık var olmayacağını gösterdi. Oraklı bir melek hasadı biçecek.
Sarah Hoffman1979'da intihara teşebbüs etti ancak hayatını bitirmek için ölümden geri getirildi dünyevi yaşam. Sarah'a dünyanın sonu ve nasıl olacağı gösterildi. Vizyonunu şu şekilde anlatıyor: " Panoramik görünüm Dünya görüş alanıma girdi ve sanki uzaydan ona doğru uçuyormuşum gibi giderek yaklaştı. Bunun Dünya'ya dönme kararını vermemde bana yardımcı olacağını biliyordum ve korkunç hayat ama ruhumun bir kısmı o güzel cennete dönmek istiyordu. Bir yanım bedenime dönüp hayatımı değiştirme ihtiyacı hissetti...
Dünya yaklaştıkça tüm dünyayı gördüm ve sonra çeşitli ülkeler. Dünyadaki ülkeleri çok iyi bilmiyorum ama Dünya'ya baktığımda hangi ülkeler olduklarını içgüdüsel olarak biliyordum. Orta Doğu'ya baktım ve Libya'dan çıkıp İsrail'i vuran bir füze gördüm ve orada büyük bir mantar büyüdü. Füzenin aslında İran'a ait olduğunu biliyordum ama İranlılar onu Libya'da saklıyordu. Atom bombası olduğunu biliyordum. Neredeyse anında füzeler bir ülkeden diğerine uçmaya başladı ve bu hızla tüm dünyaya yayıldı. Patlamaların çoğunun roketlerden değil, bir çeşit bombadan kaynaklandığını da gördüm. Gelecekte ne olacağını biliyordum nükleer savaş dünyanın her yerinde ve nasıl başlayacağını..."
Yunan kehanetleri Yaşlı George yedi savaş hakkında (kaydedilen konuşma): “Savaşların her biri bir öncekinden daha acımasız olacak. Her savaşa giderek daha fazla devlet dahil olacak ve böylece savaş, yerkürenin giderek daha geniş bir alanını kapsayacaktır. Savaşlar arasında barış dönemleri olacaktır. Savaşa karışan devletlerin sakinleri yardım için Tanrı'ya dua edecekler ancak duaları kabul edilmeyecek. Savaşa karışmayan devletlerin sakinleri, komşularının talihsizliklerinden azarlanmayacak, bunun yerine düşmanlarından intikam almak için savaş ve yıkım için çabalayacaklar. Sonunda savaş tüm dünyayı saracak. Açlık, yıkım, talihsizlik, isyanlar, soygunlar ve hastalıklar her yerde hüküm sürecek.
Yunan kehanetleriYaşlı Georgeyaklaşık yedi savaş (kaydedilmiş konuşma): "...A Bu zamana kadar Amerikalılar, şiddetli bir mücadelenin ardından İran'ın tüm kıyılarını ele geçirecekler, ancak Persler çaresizce direnecekleri için ülkenin içlerine doğru ilerleyemeyecekler.
Ruslar İran'ın her yerine yürüyecek ve ABD-NATO birliklerini yenecek. Daha sonra Irak'ı, Suriye'yi, Ürdün'ü, Lübnan'ı, Kuveyt'i ve son olarak da işgal edecekler. İsrail'e.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail ilk denemelerini yapacaklar. nükleer silahlar, ancak Ruslar onu etkisiz hale getiriyor. Bu durum dünya çapında enerji ve iletişimde aksamalara neden olacaktır.
Ruslar daha sonra Mısır'a girecek ve Süveyş Kanalı'nı ele geçirecek. Ortadoğu'daki taarruz sırasında Rus birlikleri Yunanistan'dan geçecek ancak Yunanlılara en ufak bir zarar vermeyecek. Ayrıca birlikler Yunanistan'dan çok hızlı bir şekilde geçecek.
Bu, çok sayıda askerin hızlıca hareket ettirilebilmesini sağlar. uzun mesafeler Ruslar için büyük bir avantaj olacak. Bu, uçan dairelere benzeyen, bilinmeyen yeni bir tasarıma sahip uçaklar sayesinde mümkün olacak...".
İÇİNDE Kumran el yazmaları 1947'de bölgede keşfedildi Ölü Deniz ve Yahudiye çölündeki mağaralarda İsrail'in son Armagedon savaşından önce savaşmak zorunda kalacağı savaşlarla ilgili bir kehanet vardır. 1948'de İsrail'in kuruluşundan bu yana Yahudiler, bağımsızlıkları için komşu ülkelerle neredeyse sürekli savaşlar yürüttüler. Gelecekte Yahudi halkı Irak'la, İran'la, Araplarla, Afrika halklarıyla, Doğu halklarıyla ve Deccal'in birlikleriyle savaşmak zorunda kalacak.
Alıntı eski el yazması Yaklaşan savaşlar hakkında “Işığın Oğulları Savaşları”: “... savaşın planlarına göre, yıldan yıla. Ancak kurtuluş yıllarında orduya katılmak için seçilmelerine izin vermeyin, çünkü bu İsrail için dinlenmedir, barıştır. Otuz beş çalışma yılı boyunca savaş organize edilecek: altı yıl boyunca tüm toplum tarafından birlikte organize edilecek ve geri kalan yirmi dokuz yıl boyunca savaş ayrı ayrı (ordular) tarafından organize edilecek. İlk yıl Mezopotamya'nın Aram'ıyla, ikinci yılında Lud'un oğullarıyla savaşacaklar. Üçüncüsünde Aram'ın diğer oğulları ile, yani Fırat'ın ötesindeki Uz, Hul, Togar ve Massa ile savaşacaklar. Dördüncü ve beşinci günlerde Arpakşat'ın oğullarıyla savaşacaklar. Altıncı ve yedincide Aşur'un ve İran'ın tüm oğulları ve doğu (halklar) ile büyük çöle kadar savaşacaklar. Sekizinci yıl Elam oğullarıyla savaşacaklar. Dokuzunda İsmail ve Het-tur'un oğullarıyla savaşacaklar. Ve onları takip eden on yıl içinde, [kabilelere (?) ve ikamet yerlerine göre Ham'ın tüm oğullarına karşı ayrı ayrı savaş olacak ve geri kalan on yılda da Yafet'in oğullarına karşı ayrı ayrı savaş olacak. ] ikamet yerlerine göre." (“Işığın Oğullarının Savaşları” 2:8-14).
Kehanet Lavrenty Çernigovski(1868-1950). "Rusya, tüm Slav halkları ve topraklarıyla birlikte güçlü bir Krallık oluşturacak. Ona Ortodoks Çar - Tanrı'nın Kutsanmış Olanı - bakacak. Rusya'da tüm ayrılıklar ve sapkınlıklar ortadan kalkacak. Yahudiler Filistin'de Deccal ile buluşmak için Rusya'yı terk edecekler ve Rusya'da tek bir Yahudi kalmayacak. Ortodoks Kilisesi'ne zulüm olmayacak..."
Bartholomeos Holzhauser(1613-1658) Şeytan'ın saltanatı hakkında: “Deccal, Doğu'da iki deniz arasındaki topraklardan Mesih olarak gelecektir. Çölde doğacak ve annesi bir fahişe... sahte bir peygamber ve yalancı olacak. İlyas gibi cennete yükselmeye çalışın. Otuz yaşına geldiğinde asker ve vaiz olarak Doğu'daki hizmetine başlayacaktır.
Deccal ve ordusu Roma'yı ele geçirecek, Papa'yı öldürecek ve tahtını ele geçirecek. Türk rejimini yeniden kuracak ve Büyük Hükümdar'ı yok edecek. Yahudiler Mesih'in Kudüs'e geleceğini İncil'den bilen, Deccal'i Mesih olarak kabul edecektir. Uçabilecek. Uçuşu Golgotha Dağı'ndan başlayacak. Kalabalığa Hanok ile İlyas'ı yakalayıp tekrar öldürmelerini söyleyecek...”
Armagedon- yer son savaş Kurtarıcı'nın İkinci Gelişi sırasında “son zamanlarda” gerçekleşecek olan iyilik ve kötülük (Deccal). Bu savaş sırasında Mecüc ülkesinden (İslam'da - Yajuj ve Mecuc) Yecüc orduları yok edilecek. Tanrı Yahveh'nin kendisi işgalcilere karşı çıkacak ve korkunç deprem, "İsrail dağlarında" Gog'un birliklerini yenecek ve Mecüc ülkesine ateş gönderecek.
Magog diyarından Gog kimdir? Bu ismin ve kişilerin kökeni hakkında birçok versiyon var. Çeşitli yazarlar Gog'un halkını şöyle değerlendiriyordu: Ruslar, Çinliler, Türkler, Persler, Libyalılar, Etiyopyalılar, Hindular, Moğollar, Tatarlar vb. Bu konuyu daha ayrıntılı olarak ele alalım.
Pliny, Asur krallarının ve Asur'a komşu ülkelerin adlarının Yecüc ve Mecüc'ten alındığını varsaydı.
Gesenius'a göre, "Yecüc ve Mecüc kelimeleriyle aynı şey kastedilmektedir" kuzey insanları eski Yunanlıların İskitler dediği” (çapraz başvuru Joseph. Antik 1, 6).
Yecüc ve Mecüc tarafından Suriyeli Aziz Ephraim ve John Chrysostom, "Babil'den döndükten hemen sonra Yahudilere baskı yapan halklar anlamına geliyordu" (Creations of Ephraim the Suriyeli. T.V.P. 58; Chrysostom. T.V.P. 668).
Kayseryalı Aziz Andrew'a göre (5. yüzyıl) Gog adı Deccal anlamına gelir: “Bundan sonra “kanunsuzluk adamı, yıkımın oğlu” gelecektir (2 Sol. 2: 3)... Sonra olduğu gibi şöyle dedi: Hapishanesinden kurtulan Şeytan, tüm ulusları aldatacak ve evrenin harap olması için Yecüc ve Mecüc'ü savaşa çıkaracak... Bazıları da, Yecüc'ün İbranice'den tercüme edilen topluluk veya toplanan kişi anlamına geldiğini, Me'cüc'ün ise İbranice'den çevrilen anlamına geldiğini söylüyor. bir yücelme veya bir yüceltme olduğunu ve bu isimlerin bir halklar topluluğu veya onların yüceltilmesi anlamına geldiğini söyledi.
Hezekiel'in kehanetine göre Gog, Magog diyarındaki Roş, Meşeş ve Tubal'ın prensidir (Hez. Bölüm 38-39). Bu ismin Yunanca yazılışına atıfta bulunan bazı yazarlar, Prens Roche'u Rusya'nın hükümdarı olarak görüyor. Ancak İncil'den Magog, Meşek ve Tubal isimlerinin Nuh'un üçüncü oğlu Yafet'in soyundan gelen uluslar anlamına geldiğini biliyoruz. Yafet'in oğullarının soyağacı şöyledir: Gomer, Magog, Madai, Yavan, Tubal, Meşek ve Tiras.
"Vahiy"de Pataralı Methodius"Yafet'in sahip olduğu söyleniyor batı kısmı Yeryüzü: “Üçüncü binin ilk 100 yılında Nuh'un bir oğlu dünyaya geldi ve ona Munt adı verildi. Ve Nuh'un oğulları çoğaldı: Sam, Ham, Yafet. 300. yılda Nuh'un oğulları ülkeyi bölüştüler ve orası Sam'a verildi. doğu ülkesi ve Hamu güneyde, Japhet batıda. Kardeşler Munta'ya birim tahsis etmediler. Babası onu dünyanın kuzey kısmına gönderdi."
Patarsky'li Methodius, eskatolojik anlatısında Yecüc ve Mecüc'ün "batı dağlarının arkasından atlayacaklarını" iddia ediyor (çeviri: L.N. Smolnikova): "Ve Mikail'in hükümdarlığından sonra, bu insanların günahları için Tanrı batı dağlarını açacak." dağlardan Yecüc, Mecüc ve Aneg ile diğer 20 kral atlayacak ve dünyanın etrafında hareket etmeye başlayacak. İnsanlar onları görünce şaşkına dönecek ve dağlarda, mağaralarda koşup saklanmaya başlayacaklar. Ve kabirlerde kendilerini gördüklerinde korkudan ölmeye başlayacaklardır. Ve onların günahkar bedenlerini gömecek kimse olmayacak. Çünkü kuzeyden gelen halk, su gibi insan eti yemeye, kanını içmeye başlayacak. Ve herkes kirli ve iğrenç yılanları, akrepleri, diğer sürüngenleri, her türden hayvanı ve her tür leşi yemeye başlayacak. Ve (bu insanlar) yeryüzünü bozacaklar ve kirletecekler ve üzerinde buna tahammül eden kimse kalmayacak. Bütün insanlar 3 yıl boyunca Kudüs'e bile koşacak. Ve Rab Tanrı, baş meleği Mikail'i gönderecek ve onları gece Asafat vadisinde öldürecek."
Yehoşafat Vadisi- Günahkarların Son Yargıyı yerine getirmek için toplanacağı Kudüs yakınlarında bir yer.
Pataralı Methodius'un kehanetine dayanarak Deccal'in Me'cuc'un kuzeybatı ülkesinden Yecüc olduğu ileri sürülebilir. Kuzeybatıdan gelip Kudüs topraklarını işgal edecek bir hükümdar. Şeytanın orduları şehri ele geçirip başkent yapacaklar. İsraillilerin neredeyse tamamı Deccal'in öğretilerini kabul edecek ve yalnızca bazı Yahudiler gerçek inanca bağlı kalarak kurtulacak.
Armagedon'la ilgili aynı kehanet metinleri, Gog'la birlikte "kuzeyden" gelen insanlardan da söz ediyor. Kahinlerin çeşitli tahminlerinden Deccal'in sırasıyla bir Amerikalı olacağı sonucu çıkıyor. Batı ülkesi Magog - Kuzey Amerika.
" ile ilgili tahminlerde son zamanlar"İsrail topraklarında Deccal'in ordularıyla savaşacak bir kuzey milletinden daha bahsediliyor. Kehanetlere göre bu bir ittifak olacak Slav halkları kuzeyden. Armagedon Savaşı kuzeyden gelen iki milleti kapsayacağından onların bu savaştaki rollerini birbirinden ayırmak gerekir. Kuzey halklarından biri Kuzey Amerika'dan gelen Deccal'in birlikleri, diğeri ise Avrasya'nın kuzeyinden gelip Şeytan'ı yok edecek olan Ruslardır.
Kehanet Tiburtine Sibil(Suriye, yaklaşık MS 7. yüzyıl) Mirabilis Liber kitabında şunları yayınladı: “O günlerde Yahuda kurtarılacak ve İsrail güvenlik içinde yaşayacak. Ve o günlerde Dan kabilesinden Deccal diye anılacak kanunsuzluğun hükümdarı çıkacak... onun için büyülü sanatlar gökten ateş indirdiğini gören gerçek müminlerin aklını karıştıracaktır. “Ve yıllar aylara, aylar haftalara, haftalar günlere ve günler saatlere kısalacak.” Kirli halklar, Hint kralı İskender, Yecüc ve Mecüc Kuzey'le ilişkilendirilecek. Sayıları denizin kumu kadar olan bu yirmi iki krallık...
Rab, seçilmişlerin iyiliği için bu günleri kısaltacak ve Deccal, Zeytin Dağı'nda Başmelek Mikail aracılığıyla Tanrı'nın gücüyle öldürülecek.”
Bilinmeyen bir keşişin kehanetleri Premolya(XVII. yüzyıl.). " Bir gök gürültüsüyle bulutlar aralandı ve şunu gördüm Kudüs korkunç bir fırtınadan hastalandı, duvarlar sanki koç çarpmış gibi yıkıldı ve sokaklardan kan aktı. Düşman şehri ele geçirdi. Issızlığın iğrençliği Kudüs'ü yönetiyordu... ruh beni cennete götürdü ve bana şöyle dedi: "Başmelek Mikail'in, üçlü Tanrı için Ejderha ile savaşması kaderinde var."
Kutsal Kitap İsrail'in başına gelecek felaketlerden defalarca söz eder: “Yeruşalim'in ordularla kuşatıldığını gördüğünüzde, bilin ki onun yıkımı yaklaşıyor; O zaman Yahudiye'de bulunanlar dağlara kaçsın; ve şehirde kim varsa oradan çıksın; Yakınlarda kim varsa oraya girmeyin. Çünkü bunlar, yazılanların hepsinin yerine gelebileceği intikam günleridir.” (İsa Mesih'in uyarısı. Soğan. 21, 20-22)
“Siyon bir tarla gibi sürülecek ve Yeruşalim bir harabe yığınına dönüşecek ve bu evin dağı ormanlık bir tepeye dönüşecek ( Yeremya 26,18).
Lois Alexandre.İsrail hakkında kehanet. "Dinle İsrail, ben konuşacağım. İşlenmemiş topraklar meyve vermeyecek. Bahçe ıssız, dikenlerle dolu. Sana kanunlarıma uymanı söyledim ama sen Bana itaat etmedin, sürekli beni kızdırdın. , örülmüş yalanlar ve itaatsizlikte gök gürültüsü kopacak, şimşekler çakacak. Bütün Dünya'nın üzerinden bir fırtına geçecek. Sen söylemedin mi: Tanrı nerede? Rab bize hiçbir şey söylemedi, neden O'na hizmet edeceğiz?
Ve Tanrı sizin kibirinizi gördü, O'nun her şeyi gören gözünden hiçbir şey gizlenmedi. Ve şimdi İsrail'i intikamla ödüllendirecek, geçip gidecek ve tüm İsrailliler, genç, yaşlı, O'nun elini hissedecek. Doğum yapan kadın gibi çığlık atacaklar, yılanlar gibi kıvrılacaklar.
Ev sahiplerinin efendisi şöyle diyor: Sen kibirliydin, bunun için altı milyonu verdim, tövbe etmedin yine. Benim sadık oğullarım var, onlar Tora'mı seviyorlar ama siz onların arkasına saklanarak benim hükmüme sadıksınız.
Grigory Rasputin'in evinde hakkında alegorik tahmin gelecekteki kaderİsrail, Yunanistan, muhtemelen Fransa ve Rusya: “Dört kız kardeş ipek elbiseler giyiyor ama üç nesil sonra paçavralar giyecekler. Peter'ın kızı ( Havari Peter, Roma'nın ilk piskoposu Celile'de doğdu - Kuzey Filistin, İsrail- yaklaşık. S.V.) taşlar sökülecek, taşların üzerinde koyunlar otlayacak ve her taş yarılacak, yanacak ve dağılacak ve geriye izzetten sadece toz kalacak...".
Sarovlu Seraphim'in Kehaneti keşiş Motovilov'un kaydettiği uzak gelecek hakkında: “Yahudiler ve Slavlar, Tanrı'nın kaderinin iki halkıdır, O'nun gemileri ve tanıkları, yıkılmaz gemilerdir…. Yahudiler Rab İsa Mesih'i kabul etmedikleri ve tanımadıkları için tüm yeryüzüne dağıldılar. Ancak Deccal'in zamanında birçok Yahudi Mesih'e dönecek, çünkü yanlışlıkla bekledikleri Mesih'in Rabbimiz İsa Mesih'in hakkında şöyle söylediği Mesih'ten başkası olmadığını anlayacaklar: "Babam adına geldim ve Beni kabul etmediler, onların adına başkası gelecek ve bunu kabul edecekler.” Dolayısıyla, Tanrı'nın önünde işledikleri büyük suçlara rağmen Yahudiler, Tanrı'nın önünde sevilen bir halktı ve hala da öyledir. Slavlar Tanrı tarafından sevilirler çünkü Rab İsa Mesih'e olan gerçek imanlarını sonuna kadar korurlar. Deccal zamanında tamamen reddedildiler ve onu Mesih olarak tanımadılar ve bunun için Tanrı'nın büyük lütfuyla ödüllendirileceklerdi: Yeryüzünde her şeye gücü yeten bir dil olacak ve artık başka bir dil olmayacak. yeryüzündeki her şeye gücü yeten Rus-Slav krallığı.”
İsa - İncil'de Yeşu, Musa'nın yardımcısı, onun halefi, Kenan'ın fethine liderlik eden.
Yeremya'nın sözüne göre kötülüğe karşılık vermek- peygamber Yeremya'nın kitabından alıntı: “Ve tüm kötülükleri için onlara hükümlerimi bildireceğim, çünkü beni terk ettiler, yabancı tanrılara buhur yaktılar ve kendi ellerinin işlerine tapındılar (Yeremya 1:16).
Blogda diğer ülkelerle ilgili kehanetler.
Erythraean Sibyl'in tahminleri şu anda askeri operasyonlar hakkında birçok bilgi içeriyor. Akdeniz bölgesinde savaş, Afrika halklarının Yunanistan'a ve Güney Avrupa ülkelerine işgaliyle başlayacak.
Lidya'da dünya titreyecek ve İran'ın tümü ezilecek;
Burada Avrupa ve Asya'yı kaç tane talihsizlik bekliyor!
Sidon Kralı ve diğer birçok kana susamış hükümdar
Ölümü yurt dışına, Samos ve ötesine taşıyacaklar.
Denizde kanlı akarsular birçok toprağı sürükleyecek,
Güzel elbiseler içindeki eşler ve bakireler acı bir şekilde ağlayacaklar;
Onlar sefil kaderlerine sonsuza kadar lanet edecekler
Bunlar sevgili babalarını kaybedecek, bunlar da oğullarını kaybedecek.
Kanto 3, 449-456.
Lidya'da dünya titreyecek ve İran'ın tümü ezilecek. – Türkiye ve İran'da küresel bir tektonik felaket.
Samos –Ege Denizi'ndeki ada, Güney Sporades takımadası. Yunanistan bölgesi.
Sidon Kralı. Sidon - G Fenike'deki şehir devleti. MÖ 4. binyılda kuruldu. e. Doğu kıyısında yer alır Akdeniz(Lübnan'daki modern Saida). Belki de yıkıcı bir tektonik felaketin ardından Akdeniz kıyısındaki Avrupa ülkeleri ve Yunanistan, Lübnan liderinin önderliğindeki Afrikalıların işgaline katlanmak zorunda kalacak.
Daha sonra Sibyl'in kehanetlerine göre Asya'dan bir kral Avrupa ülkelerine saldıracak, ancak onun birlikleri Avrupalılar tarafından mağlup edilecektir.
Asya'dan büyük bir mızrak kaldıracak bir kral olacak,
Sayısız gemide. Uçurumun ıslak yollarında
Hızlı bir şekilde yürüyecek, yüzecek, yüksek bir dağı aşacak.
Savaştan kaçtıktan sonra zorlu Asya onu kabul edecektir.
Şarkı 4, 77-80.
Yıldızlar gökten kaybolacak, Ay'ın çemberi de yok olacak;
Güçlü yer altı şoklarından sarsılan toprak,
Pek çok şehir süpürülecek ve insanların inşa ettiği şeyler -
Derinliklerden deniz adası yüzeye çıkacak.
Ama büyük Fırat kanla dolunca,
Burada Medler ve Persler arasında korkunç bir savaş olacak
Birbirleriyle olan savaşlarında. Perslerin mızrakları altında Medler,
Düşerek büyük Kaplanın sularından kaçacaklar.
Şarkı 4, 58-65.
midye -İran Platosu'nun kuzeybatı kesiminde bir devlet (MÖ 7-6 yüzyıllar). MÖ 4. yüzyılın son çeyreğinde. e. Medyan krallığı, Azerbaycan'ın güneyinde, daha sonra Medya olarak adlandırılan bölgenin bir kısmını işgal etti. Medyan krallığı aynı zamanda Türkmenistan topraklarının bir kısmını da içeriyordu.
İran -güneybatı Asya'da 1935'ten beri resmi olarak İran olarak anılan bir ülkenin eski adı.
Kaplan-Irak ve Türkiye topraklarından geçen bir nehir. Fırat Nehri'ne akar.
Düşerek büyük Kaplanın sularından kaçacaklar - MÖ 6. yüzyılın ortalarında Medya Perslerin eline geçti.Medler ve Persler arasındaki savaşlar Pers'te değil Medyan krallığının topraklarında gerçekleşti. Büyük ihtimalle,Azerbaycan ve müttefikleri İran'ı işgal edecek, ülkeyi ele geçirecek ama ardından ezici bir yenilgiye uğrayacak.
Kötü Erinyes ölümcül yıldızla birlikte uçacak.
Ondan çok fazla acı ve inilti çekeceksin,
Savaşın kendisi için yeni bir şey olmadığı insanlar savaşa başlar başlamaz,
Hellas'ın Ares'e sadık güçlü kahramanlarından oluşan ordu.
Şarkı 11, 122-129.
Erinyes kötü, V antik yunan mitolojisi- intikam tanrıçası. Roma mitolojisinde korkunç intikam tanrıçalarına öfke deniyordu.
Üçüncü Dünya Savaşı'nın ana askeri eylemleri, gezegenimizin yakınından "ölümcül bir yıldızın" geçişinin neden olduğu felaketin ardından başlayacak.
Perslerin gücü dünyanın en büyüğü olsun,
Mutlu bir şekilde yönetebilecekleri tek bir nesilleri var.
Dünyayı pek çok bela bekliyor, insanlar onlara lanet yağdıracak:
Kanlı savaşlar, cinayetler, sürgünler, çekişmeler,
Ölüm büyük şehirler, yüksek kulelerin yıkılışı -
Şarkı 4, 66-70.
Perslerin gücü dünyanın en büyüğü olsun - kehanetlere göre çatışmalar 2040-2041'de yeniden başlayacak ve çoğunlukla bölgede gerçekleşecek Batı Avrupa. Bu katliamda nükleer, kimyasal ve bakteriyolojik silahlar kullanılacaktır. İttifaklarMüslüman ve Afrika ülkeleriİran liderliğindeki İsrail, Mısır, Yunanistan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, İspanya, İtalya'nın bir kısmı, Fransa ve Almanya'yı ele geçirecek.
İnsan ırkında ne zaman on nesil olacak?
Pers köle boyunduruğu daha sonra dehşeti bekliyor.
Makedonlara gittiğinde, dünyayı yönetenlerin görkemi,
Thebes bu utanç verici yakalamadan kaçamayacak
Sur'da Karyalılar yerleşecek ve Sur'da yaşayanlar yok olacak.
Samos kumla kaplanacak ve kıyılarla aynı hizaya getirilecek.
Delos gözden kaybolacak ve Delos'taki her şey de kaybolacak.
Görünüşü heybetli olan Babil savaşta zayıftır,
Gerçekleşemeyecek umutlar üzerine inşa edilerek ayakta kalacaktır.
Baktra Makedonlar tarafından işgal edilecek; sakinleri şehri terk ederek,
Tıpkı Susalılar gibi herkes Hellas topraklarına akın edecek.
Şarkı 4, 87-97.
İnsan ırkında ne zaman on nesil olacak? - tahmin on birinci neslin dönemini ifade eder. Bizimki onuncu nesil. Tahminin bağlamına göre, bu dönemde İran Makedonlar tarafından işgal edilecek (Erythraean Sibyl'de fatihin sembolü vardır), Lübnan'ın Tire şehri (Lübnan'daki modern Sur) Türkler tarafından ele geçirilecektir.
Pers köle boyunduruğu dehşeti bekliyor -kehanetlere göre 21. yüzyılın sonunda ittifak Müslüman devletler mağlup olacak. Birlik Batı Avrupa ülkeleri Rusya da Avrupa'yı işgalcilerden kurtaracak ve İran topraklarını ele geçirecek.
Kariya- Küçük Asya'nın güneybatısındaki bölge. Modern Türkiye'nin toprakları.
Babil- Kuzey Mezopotamya'da, Fırat Nehri kıyısında, modern Bağdat'ın güneybatısındaki antik bir şehir.
Baktralar(Baktriya) - tarihi bölge Oxus'un (Amu Darya) orta ve üst kısımlarında. Amu Darya'nın sol yakasındaki toprakları, sağ kıyıdaki modern Afgan eyaleti Belh'i de içeriyor - güney bölgeleri Tacikistan ve Özbekistan.
Susa- İran'da antik bir şehir, modern şehir Sus.
Midia, o günlerde senin için pek çok kötü bela hazırlayacak.
Hindistan'ın oğlu mutlu; her şeyin bir hesabı olacak.
Daha önce yüreğinde utanmadan ne yaptın?
Vay sana, vay sana, Medler! Yakında köle olacaksınız
Sen. Uzak diyar Meroi'deki Etiyopyalı erkeklere.
Kölelikten kurtulacaklar, ama yalnızca üç yıllığına - Şarkı 11, 61-79.
Meroi(Meroe) Meroitik krallığın başkentidir. Antik şehir modern Sudan topraklarında. Şu anda sadece kalıntıları kalmıştır.
Hint şefi- Fransisken keşiş Ragno Nero'nun tahmini: « Hindistan'da korkunç bir huzursuzluk olacak. Hindistan'ın kuzeyinde Hindistan'ı tek vücut olarak birleştirecek güçlü bir diktatör olacak." Bu ülke, nüfusta önemli bir artışa yol açacak bir demografik patlama yaşayacak. Keşişin tahminlerine göre, Hindistan'ın gelecekteki hükümdarı başka bir dünya savaşını başlatacak.
... yirminci yıl ve onuncu yıl ve on ve yedi yıl daha olacak – muhtemelen şifrelenmiş bir tarih. Hemen hemen tüm eski kültürlerde sıfır kavramı yoktu ve sayılar harflerle gösteriliyordu. Şu anda çoğu halk tarafından kabul edilen, Arapların Hintlilerden ödünç aldığı dokuz rakamın sıfırla çeşitli kombinasyonları üzerine inşa edilen, sayılar için Arapça notasyon nispeten yakın zamanda kullanılmaya başlandı. Rusya'da bu sayı ataması yalnızca başlangıçta ortaya çıktı XVIII yüzyıl. Sibyl'in şarkısında verdiği sayıları yazarsak, şunu elde ederiz: aşağıdaki sıra sayılar - 20-10-10-7. Bu sayı zincirindeki tüm sıfırları çıkardığımızda - 2117 sayısını elde ederiz. Bu, muhtemelen Hindistan diktatörünün Azerbaycan'ı, Orta Doğu ve Afrika ülkelerini işgal ettiği yıldır.
Sibylla (Sibyl) - genel olarak bir peygamber veya peygamber (genellikle yaşlı bir kadın).
Sibylla özel bir isim olmaktan ziyade genelleştirilmiş bir isimdir; bildiğimiz eski yazarların eserlerinden bütün bir seri böyle kahinler. Platon yalnızca bir Sibylla'dan, Aristoteles -birkaçından, Varro'dan- on kişiden söz eder. Selanikli Eustathius'a göre sonrakilere kendi adını veren ilk Sibylla, Kral Dardan ile peri Neso'nun kızıdır. Plutarch, Delphi'de kehanet edilen ilk Sibylla'nın, naiad Lamia'nın kızı olduğuna, adının Libissa, yani Latince "Libya", "Libya" olduğuna inanıyor. Genel olarak Sibyllerin kendi kişisel isimleri vardı, ancak esas olarak zanaatlarını uyguladıkları kutsal alanlarla ayırt ediliyorlardı (örneğin, Sibylla Kumekaya, Erythraean, Libyan, Truva, Delphic). Roma efsanelerinde ve mitlerinde Sibyller, Yunanlılardan daha büyük bir rol oynadılar.
Belki de bunların en ünlüsü, Küçük Asya şehri Erythra'da doğan ve uzun yolculuklardan sonra, geleceğin Roma Cumae'si olan İtalya'daki İyonya yerleşimi Cime'ye yerleşen Sibylla Cumecaya (veya Kuman) idi. Virgil'in dediği gibi, Cumae Deiphobe'lu Sibylla'ya, tanrılardan İtalya'da nerede bir şehir inşa etmesi gerektiğini öğrenmesi ve ayrıca öbür dünyada babasıyla tanışmasına yardım etmesi talebiyle döndü ve Sibylla ona tavsiyelerle yardımcı oldu. Kumekaya Sibylla Herophila palmiye yaprakları üzerine dokuz kehanet kitabı yazdı. Roma geleneğine göre, Gururlu Tarquinius zamanında, yani 6. yüzyılın sonlarında Roma'ya varmışlardır. benden önce. e., ancak büyük olasılıkla birkaç yüzyıl sonra ortaya çıktılar, Sibylla onları krala teklif etti, ancak o kadar saçma bir fiyat verdi ki Tarquinius ona güldü. Daha sonra üç kitabı ateşe attı ve geri kalan altı kitap için de aynı fiyatı istedi. Kral tekrar reddedince üç kitabı daha yaktı ve kral gülme arzusunu kaybetti. Tarquin son üç kitabın parasını Sibylla'nın istediği kadar ödedi ve onları güvenli bir şekilde muhafaza edilmek üzere Capitol'deki tapınağa yerleştirdi. Kökenleri ne olursa olsun, daha sonra tapınakta bulunmuşlar ve MÖ 83'teki yangına kadar orada kalmışlardır. e., bundan sonra onlardan sadece parçalar kaldı. Daha sonra çeşitli kaynaklardan yeniden inşa edildiler ve Augustus onları Palatine'deki yeni bir tapınağa nakletti. Güvenlikleri iki ve ardından on rahipten oluşan bir rahip heyeti tarafından denetleniyordu; aynı kurul Sibylla'nın belirsiz kehanetlerinin anlamı hakkında resmi yorumlarda bulundu. Ancak Roma Senatosu ve daha sonraki imparatorlar onlara yalnızca istisnai durumlarda başvurdu. Sibylline Kitaplarının ölümü hakkında, onların Roma'daki kökeni ve ortaya çıkışından (MS 400 civarında) daha iyi bilgi sahibiyiz. e. İmparator Honorius'un komutanı vandal Stilicho tarafından yok edildiler. (Vandal kökenli olmasına rağmen Stilicho eğitimli, enerjik ve ileri görüşlüydü. devlet adamı Dar görüşlü Honorius'un yönetimi altında aslında tüm İmparatorluğun kaderini elinde tutan kişi. 408 yılında Stilicho, Vizigot kralı Alaric'le komplo kurmak gibi asılsız suçlamalarla idam edildi. Stilicho'nun ölümü Alaric'in ellerini serbest bıraktı ve 410'da Roma'yı yağmaladı. Kaderin bu ezici darbesi çağdaşları üzerinde silinmez bir izlenim bıraktı. Stilicho'nun ölümünü, Sibylline Kitaplarının yok edilmesinden dolayı tanrıların cezası olarak görmeyi düşünmekten uzağız, ancak tarihçi Zosimus'a göre çağdaşlarının çoğu, Roma'nın düşüşünü eski dinden dönmenin sonucu olarak gördü. )
Ünlü Sibylla'ların (Libya, Kumekaya, Erythraean ve Delphic) neredeyse tamamı Vatikan'daki Sistine Şapeli'nin tavanındadır ve oradan geleneğe göre bu şapelde gerçekleşen papa seçimlerini izlerler; Yanlarında İncil peygamberleri tasvir edilmiştir. Bu freskler 1508-1512 yıllarında Michelangelo tarafından yapılmıştır. 1515 yılında Raphael, Santa Maria della Pace Roma tapınağını meleklerin eşliğinde Sibylla'yı (Cumaean, Pers, Frig ve Tiburtine) tasvir eden fresklerle süsledi. Ancak pagan Sibylla'yı bir Hıristiyan tapınağının duvarına yerleştiren ilk sanatçı Pinturicchio'ydu (1509, Roma Santa Maria del Popolo tapınağı). Bu garip görünebilir, ancak gerçek şu ki kilise, öğretilerini tanıtmak için buna göre seçilen Sibillerin kehanetlerini uzun süredir kullanmış ve hatta bunlarda Mesih'in (Kurtarıcı) gelişiyle ilgili İncil'deki kehanetlerle uyumlar bulmuştur.
Ayrıca sanat galerileri ve müzelerde Sybill'in çok sayıda tablosu bulunmaktadır. Yazarları arasında: Tintoretto, Domenichino, Rembrandt, Turner, Burne-Jones. Heykellerin en eskilerinden biri olan G. Pisano'nun (1297 - 1301) mermer "Sibyl" heykelinden bahsedeceğiz.
Sibylla, Jrasek'in Antik Çek Masallarında (1894) yer alır. Ve sonuç olarak ilginç bir gerçek: 1932'de arkeologlar Cumae'de (Napoli yakınında) kayada bir yeraltı mağarasına giden neredeyse yüz metrelik bir geçit keşfettiler; bu, Virgil'in Aeneid'in altıncı kitabındaki açıklamasını anımsatıyor: “Eğimde Eğriboz Dağı'nın tepesinde bir mağara açılıyor, oraya / Yüz geçit açılıyor ve yüz delikten uçuyor, / Yüz sondaj sesinde Sibyl'in şeylerinin cevapları.”
Alegorik olarak, “Sibylline Kitapları” kehanetlerdir: “Sibylline kitaplarının yazılarını okuyorum.../Gecenin uçurumundan/Gelecek zamanları görüyorum...” - A. Mickiewicz, “Dziady. ”