Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor.
2030 yılına kadar kentlerde yaşayanların oranının %60'a ulaşması öngörülüyor.
Bunu materyalde okuyun.

Sanayi Devrimi'nden önce tarım sektörü büyük kent ekonomilerini destekleyecek kadar verimli değildi. Ve Roma'nın, İstanbul'un, Londra'nın, Kiev'in ve daha pek çok antik kentin tarihini bilmemize rağmen, kent nüfusunun payı dünya nüfusunun %10'undan azdı. Sanayi devriminden önce insanların büyük çoğunluğu küçük köylü çiftliklerinde çalışıyordu.

Sanayi devrimi Ve büyük başarılar Tarımsal üretim bilimin başarıları sayesinde mümkün hale geldi. Yüksek verimli tohum çeşitleri bize kazandırdı" yeşil devrim" Kimyasal gübreler verimliliği artırdı tarım. Makineler, traktörler ve biçerdöverler çiftçinin geniş bir alanı tek başına ekip biçmesine olanak tanırken, daha önce köylüler küçük arazi parçalarını çapalarla işliyorlardı. Artık bir aileyi, bölgeyi veya ülkeyi beslemek için giderek daha az insan kaynağına ihtiyacımız var. Bizim çoğu ekonomik faaliyet sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Ekonominin endüstriyel kısmı arttığından kentleşme düzeyi de artıyor.

Kentleşme düzeyi ve kişi başına gelir

Kişi başına düşen mal miktarı ile ülkenin kentleşme düzeyi arasında ilginç bir ilişki vardır; kişi başına düşen gelir ne kadar düşükse, bu düzey de o kadar düşük olur.
Resme tıklayıp, sağda ilgilendiğiniz ülkeleri işaretleyip sol altta OYNA seçeneğine tıklayarak, son 50 yılda kentleşme ve gelir düzeyinin nasıl değiştiğini görebilirsiniz.

Kaynak: boşlukminder.org

Ülkelerin kentleşmiş nüfus oranı, 1950–2050

Kaynak: Dünya Kentleşme Beklentileri, 2014

Bilgi çağı insanları daha bilinçli hale getirdi. Bu, insanların diktatörlükleri devirmek için örgütlenmesini kolaylaştırır. Bu da çoğu zaman hükümetlerin daha katı kurallar getirmesine ve kendi vatandaşlarına baskı yapmasına olanak tanıyor. BM Genel Sekreteri'nin Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanı Jeffrey Sachs, sonucun şehirlerde istikrarsızlık ve sürdürülemezlik olduğunu söylüyor.

Ders sürdürülebilir kalkınma Güvenli, su ve gıda sağlanan, atıkları başarılı bir şekilde yöneten ve dayanabilen şehirler çeşitli türler felaketler önemli hale geldi. Şehirler hızlı nüfus artışının ve büyük eşitsizliğin yaşandığı yerlerdir. Komşu zenginlik ve yoksulluğun bir örneği Rio'nun gecekondu mahalleleridir.

Favelalar. Rio de Janeiro'nun gecekondu mahalleleri. Yanlış kentleşme

Dünya çapında kentsel/kırsal nüfus oranı

Kaynak: Dünya Kentleşme Beklentileri 2014 Revizyonu

Not: Bazıları için benzer eğrilerin ne zaman kesiştiğine bakın bireysel ülke, BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi sayfasında bulunabilir

2030 yılına gelindiğinde nüfusun yüzde 60'ı şehirlerde yaşayacak küre. BM Nüfus Bölümü, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun %67'sinin kentsel alanlarda yaşayacağını tahmin ediyor. Başka bir deyişle, beklenen nüfus artışının tamamı (7,3 milyardan 8, 9 ve 10 milyara) kentsel nüfus artışıyla ve sabit, hatta hafif azalan bir sayıyla ilişkilendirilecek. kırsal nüfus.

Yoksul ülkeler zengin ülkelere göre daha hızlı büyüme eğiliminde ve aynı zamanda daha hızlı kentleşiyorlar. Şimdi uzun tarih Asya ve Afrika'nın kırsal toplumları, dünyanın dinamik olarak kentleşen iki bölgesinin hikayesi haline geldi.

Bölgelere göre kentleşme düzeyleri (1950, 2011, 2050)

Kaynak: Ekonomi ve Ekonomi Bakanlığı sosyal konular BM, Nüfus Bölümü. 2012. "Dünya Kentleşme Beklentileri: 2011 Revizyonu."

Dünya nüfusunun payına bakalım farklı bölgeler. 1950'de dünyadaki kentsel nüfusun %38'i Avrupa'da yaşıyordu. Burada, büyük ölçüde tarım dünyasının geri kalanına hakim olan birçok emperyal güç vardı. Kuzey Amerika ile birlikte bu iki bölge dünyadaki kentsel nüfusun %53'ünü oluşturuyordu. 2050 yılı tahminlerine bakalım. Asya ve Afrika'da önemli bir kentleşme bekleniyor. Dünyadaki kentsel nüfusun yalnızca %9'u Avrupa şehirlerinde yaşayacak. Kuzey Amerika%6 olacaktır. Jeffrey Sachs, Avrupa ve Kuzey Amerika şehirlerinin hakim olduğu dönemin sona erdiğini söylüyor. Bu aynı zamanda dünyanın en büyük şehirlerinin dinamikleri tarafından da doğrulanmaktadır. Hangi kentsel yığılmalara bakarsanız (bunların mutlaka tekil olması gerekmez) hukuk eğitimi, bunlar birçok siyasi yetki alanını içerebilecek yoğunlaşmış alanlardır) nüfus 10 milyon veya daha fazla olacaktır.

Kentsel yığılmalar büyüyecek

Mega şehirlerin sayısı hızla artıyor ve kural olarak 10 milyondan fazla nüfusu olan şehirler büyüyor. gelişmekte olan ülkeler. 1950'de sadece iki mega şehir vardı: Tokyo ve New York. 1990'da 10 mega şehir vardı:

• Tokyo
• Meksika Şehri
• San Paolo
• Mumbai
• Osaka
• New York
• Buenos Aires
• Kalküta
• Los Angeles

bunlardan dördü (Tokyo, New York, Osaka ve Los Angeles) yüksek gelirli ülkelerdedir.

1990 yılında mega şehirler

Kentleşme düzeyine göre modern dünyanın tüm devletleri 3 gruba ayrılabilir:

Yüksek düzeyde kentleşmeye sahip eyaletler -% 70'ten fazlası (bunlardan 56'sı). Bunlar çoğunlukla ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerdir. Batı Avrupa, ABD, Kanada, Avustralya, Japonya'nın yanı sıra bir dizi “yeni sanayi ülkeleri: ve Güney Batı Asya'nın petrol üreten ülkeleri. Bazılarında (Japonya, Avustralya, Belçika, BAE, Kuveyt, Katar) kentsel nüfusun payı %80'i aştı;

Ortalama kentleşme düzeyine sahip (%50 ila %70 arası) eyaletlerde 49 tane var - Bulgaristan, Cezayir, Bolivya, İran, Senegal, Türkiye vb.;

Kentleşme oranının düşük olduğu eyaletler (%50'den az). Bunlar Afrika, Asya ve Okyanusya'daki az gelişmiş ülkelerdir. *S 33 ülkelerinde kentleşme oranı %30'un altında, Burundi, Butan, Ruanda ise %10'un altında.

Kentleşme sürecine katkıda bulunan faktörler:

İlk önce, hızlı gelişme ekonomi, yeni tesis ve fabrikaların inşası;

ikincisi maden kaynaklarının geliştirilmesi;

üçüncüsü, ulaşım iletişiminin geliştirilmesi;

dördüncü olarak, doğal koşullar Nüfusun pratik olarak tarımla uğraşmadığı.

Şehirler atandı belirli işlevler: şehirler var - idari merkezler, şehirler - tatil köyleri, şehirler - limanlar, şehirler - taşıma merkezleri, şehirler - bilim merkezleri vb.

Aksine yüksek oranlar kentleşme, şu anda dünya nüfusunun yarısının yaşadığı kırsal alanlar. Ayrıca birçok ülke var köylüler%80-90'ını oluşturur. Kırsal yerleşimin çeşitli biçimleri vardır: grup (köyler, aullar, köyler), dağınık (çiftlikler, küçük mezralar) ve karışık.

2011 yılının dördüncü çeyreğinde dünya nüfusu 7 milyar kişiye ulaştı. Aşamalar ve kilometre taşları: nüfus ve çevresel değişiklikler. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Raporu. New York, 2011.

Bu tarihi olay 6 milyar insana ulaşmasından 12 yıl sonra gerçekleşti. Dünyadaki nüfus artışının neredeyse tamamı (yüzde 93) gelişmekte olan ülkelerde meydana geliyor. Ayrıca gelecekte nüfus artışının tamamının kentsel alanlarda, özellikle de Afrika, Asya ve Latin Amerika'da gerçekleşmesi bekleniyor.

Şu anda dünyadaki her 10 kent sakininden 7'sinden fazlası, dünya nüfusunun %82'sini oluşturan gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. 2012 ile 2015 yılları arasında her gün dünya şehirlerine katılacak 187.066 yeni şehir sakininin %91,5'i, yani 171.213 kişi, gelişmekte olan ülkelerde doğacak.

Ancak yaygın inanışın aksine, kırsaldan kente göç, gelişmekte olan ülkelerde artık kentsel nüfus artışının temel belirleyicisi değildir. Şu anda açık doğal artış Kentsel nüfus artışının yaklaşık yüzde 60'ı, kırsal yerleşimlerin kentsel yerleşimlere dönüştürülmesi - "yeniden sınıflandırma" olarak bilinen bir süreç - yaklaşık yüzde 20'ye tekabül ediyor.

Bu veriler, dünya nüfusunun giderek kentsel alanlara ne ölçüde taşındığını vurgulamaktadır. Kentleşmeyle ilgili bu eğilimleri ve faydaları tam olarak açıklığa kavuşturmak amacıyla birçok hükümet, bu olgunun potansiyelini ortaya çıkarmak için uygun politika, yasal ve düzenleyici önlemler almıştır. 2009 yılında dünya ülkelerinin üçte ikisinden biraz fazlası (%67) göçmen akışını azaltmak ve hatta tersine çevirmek için önlemler aldıklarını bildirdi. kırsal alanlarşehirlere.

İÇİNDE modern dünya Yığınlaşmaların, kentleşmelerin, mega şehirlerin ve kentleşmiş bölgelerin yoğun oluşum süreci devam ediyor.

Yığınlaşma, yoğun ekonomik, emek ve sosyo-kültürel bağlarla tek bir bütün halinde birleşmiş yerleşim yerleri kümesidir. Etrafındaki formlar büyük şehirler ve yoğun nüfuslu bölgelerde endüstriyel alanlar. 21. yüzyılın başında Rusya'da. Yaklaşık 140 büyük kentsel yığılma ortaya çıktı. Ülke nüfusunun 2/3'üne, endüstriyel nüfusun 2/3'üne ve %90'ına ev sahipliği yapıyorlar. bilimsel potansiyel Rusya.

Birleşik kentleşme, oldukça gelişmiş büyük şehirlerle birleşen veya yakından gelişen birkaç yığılmayı (genellikle 3-5) içerir. Japonya'da, 7 aglomerasyondan (27,6 milyon kişi) oluşan Tokyo, 5 aglomerasyondan (7,3 milyon kişi) Nagoya, Osaka vb. dahil olmak üzere 13 birleşik şehir tespit edilmiştir. ABD'de 1963 yılında kullanılmaya başlanan "standart konsolide alan" terimi de benzerdir. Aşamalar ve kilometre taşları: nüfus ve çevresel değişim. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Raporu. New York, 2011.

Bir megalopolis, çok sayıda birleşik kent ve yığılmadan oluşan, karmaşıklık ve ölçekte hiyerarşik bir yerleşim sistemidir. Megalopolisler 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıktı. BM terminolojisinde megalopolis, nüfusu en az 5 milyon olan bir varlıktır. Aynı zamanda megalopolis topraklarının 2/3'ü yapılaşmayabilir. Böylece Tokaido megalopolisi, kıyı boyunca yaklaşık 800 km uzunluğundaki Tokyo, Nagoya ve Osaka yerleşim birimlerinden oluşmaktadır. Megalopolislerin sayısı, örneğin Büyük Göllerin megalopolisi (ABD-Kanada) veya Donetsk-Rostov aglomerasyon sistemi (Rusya-Ukrayna) gibi eyaletlerarası oluşumları içerir. Rusya'da Moskova-Nizhny Novgorod yerleşim bölgesine megalopolis denilebilir; Ural megalopolisi doğuyor.

Bir megalopolis ağının oluşturduğu kentleşmiş bir bölge, daha karmaşık, büyük ölçekli ve bölgesel olarak geniş bir yerleşim sistemi olarak kabul edilir. Gelişmekte olan kentsel bölgeler arasında Londra-Paris-Ruhr, Atlantik kıyısı Kuzey Amerika vb.

Bu tür sistemlerin tanımlanmasının temeli, nüfusu 100 bin veya daha fazla olan şehirlerdir. Özel bir yer Bunların arasında “milyoner” şehirler de var. 1900'de bunlardan sadece 10 tanesi vardı, ancak şimdi 400'den fazla var. Bir milyon kişinin yaşadığı şehirler, yığılmalara dönüşüyor ve daha karmaşık yerleşim ve kentsel planlama sistemlerinin (toplu kentler, megalopolisler ve süper büyük oluşumlar) yaratılmasına katkıda bulunuyor. - kentleşmiş bölgeler.

Günümüzde kentleşme, bilimsel ve teknolojik devrimden, üretici güçlerin yapısındaki ve emeğin doğasındaki değişikliklerden, faaliyet türleri arasındaki bağlantıların derinleşmesinden ve bilgi bağlantılarından kaynaklanmaktadır.

Dünyadaki kentleşmenin ortak özellikleri Tarletskaya L. Uluslararası demografik istatistikler: tahminler ve tahminler.// Dünya ekonomisi Ve uluslararası ilişkiler, - №3, - 2008:

Sınıflar arası koruma sosyal yapılar ve nüfus grupları, nüfusu ikamet yerlerine tahsis eden işbölümü;

Karmaşık yerleşim sistemlerinin ve yapılarının oluşumunu belirleyen sosyo-mekansal bağlantıların yoğunlaşması;

Kırsal alanların (köyün yerleşim alanı olarak) kentsel alanlarla bütünleşmesi ve köyün sosyo-ekonomik alt sistem olarak işlevlerinin daraltılması;

Bilim, kültür, bilgi, yönetim gibi faaliyetlerin yoğunlaşması ve bunların ülke ekonomisindeki rolünün artması;

Ekonomik kentsel planlamada bölgesel kutuplaşmanın artması ve bunun sonucunda sosyal gelişimülkeler içinde.

Kentleşmenin özellikleri gelişmiş ülkeler aşağıdaki şekillerde ortaya çıkar:

Büyüme oranlarında yavaşlama ve kentsel nüfusun payının istikrara kavuşması genel nüfusülkeler. Kentsel nüfusun payı yüzde 75'i aştığında yavaşlama, yüzde 80'i aştığında ise istikrar sağlanıyor. Bu düzeyde bir kentleşme İngiltere, Belçika, Hollanda, Danimarka ve Almanya'da görülmektedir;

Kırsal kesimin belirli bölgelerine istikrar ve nüfus akışı;

Metropol yerleşimlerindeki demografik büyümenin sona ermesi, nüfus, sermaye, sosyo-kültürel ve yönetim fonksiyonlarının yoğunlaşması. Üstelik son yıllar ABD, Büyük Britanya, Avustralya, Fransa, Almanya ve Japonya'nın metropol yığılmalarında, nüfusun yığılmaların merkezlerinden dış bölgelerine ve hatta dışına çıkışında kendini gösteren, üretim ve nüfusun yoğunlaşması süreci ortaya çıktı. yığılmalar;

Değiştirmek etnik kompozisyon Gelişmekte olan ülkelerden devam eden fasiyes göçü nedeniyle şehirler. Göçmen ailelerdeki yüksek doğum oranı, şehirlerin “itibari” nüfusunun payındaki azalmayı önemli ölçüde etkilemektedir;

Yeni işlerin yerleştirilmesi dış alanlar yığılmalar ve hatta ötesi.

Modern kentleşme sosyo-bölgesel farklılıkların derinleşmesine yol açmıştır. Konsantrasyon için bir tür ödeme ve ekonomik verimlilik kentleşme koşullarında üretim, en gelişmiş ülkelerde geri ve ileri bölgeler arasında, şehirlerin merkezi bölgeleri ve banliyöler arasında sürekli olarak yeniden üretilen bölgesel ve toplumsal kutuplaşma haline geldi; olumsuzlukların ortaya çıkması çevresel koşullar ve sonuç olarak kentsel nüfusun, özellikle de yoksulların sağlığının bozulması.

Dünya nüfusunun kentleşme süreci devam ediyor.

Kentleşme kentsel yerleşimlerin büyümesinde, nüfusun özellikle büyük şehirlerde yoğunlaşmasında ve kentsel yaşam tarzının tüm yerleşim ağı boyunca yayılmasında ifade edilen sosyo-ekonomik bir süreçtir.

Hiperkentleşme- bunlar kentsel yerleşimlerin kontrolsüz geliştiği ve doğal peyzajın aşırı yüklendiği bölgelerdir (ekolojik denge bozulur).

Yanlış kentleşme- gelişmekte olan ülkelerdeki durumu karakterize etmek için sıklıkla kullanılır. Bu durumda kentleşme, kentsel işlevlerin gelişmesiyle değil, tarımsal aşırı nüfusun bir sonucu olarak nüfusun kırsal alanlardan "dışarı itilmesiyle" ilişkilidir.

Aşırı kentleşme gelişmiş ülkelerin, yanlış kentleşme ise gelişmekte olan ülkelerin karakteristiğidir.

Bu sorunların her ikisi de Rusya'nın karakteristiğidir (yanlış kentleşme - daha az ölçüde ve biraz farklı biçimde; Rusya'da şehirlerin gelen nüfusa gerekli sosyal altyapıyı sağlayamamasından kaynaklanmaktadır).

Şehirleşmenin Faydaları

Kentleşme süreci emek verimliliğinin artmasına yardımcı olur, birçok sorunun çözülmesine olanak tanır. sosyal sorunlar toplum.

Kentleşmenin dezavantajları

Son yıllarda nüfusun kentleşmesinde keskin bir artış yaşanmaktadır. Kentleşmeye büyük milyoner şehirlerin büyümesi, kirlilik eşlik ediyor çevre yakın sanayi merkezleri bölgelerdeki yaşam koşullarının bozulması.

Teknosfer şunlar için yaratıldı:

• Artan konfor
• Doğal olumsuz etkilerden koruma sağlamak

Kentleşme süreci ve özellikleri

Şehir hemen baskın yerleşim biçimi haline gelmedi. Yüzyıllar boyunca, geçimlik tarıma ve bireysel emeğe dayalı üretim biçimlerinin hakimiyeti nedeniyle kentsel yaşam biçimleri kuraldan ziyade istisnaydı. Böylece klasik kölelik döneminde şehir, toprak mülkiyeti ve tarımsal emekle yakından bağlantılıydı. Feodal dönemde şehir hayatı hala kendi antipodunun - tarımın özelliklerini taşıyordu, bu nedenle kentsel yerleşimler geniş bir alana dağılmıştı ve birbirleriyle zayıf bir şekilde bağlantılıydı. Bu çağda bir yerleşim biçimi olarak köyün hakimiyeti, nihayetinde üretici güçlerin, kişinin ekonomik olarak topraktan kopmasına izin vermeyen zayıf gelişme düzeyiyle belirlendi.

Üretici güçlerin gelişmesinin etkisiyle kent ve kır arasındaki ilişkiler değişmeye başlar. Bu süreçlerin nesnel temeli kentsel üretimin önce imalata, sonra da fabrikalara dönüşmesiydi. Artan kentsel üretim sayesinde kentsel nüfusun göreceli büyüklüğü oldukça hızlı bir şekilde arttı. Avrupa'da 15. yüzyılın sonu - 19. yüzyılın ilk yarısı sanayi devrimi. şehirlerin görünümünü kökten değiştirdi. En tipik biçim Kentsel yerleşimler fabrika kentlerine dönüşüyor. İşte o zaman “yerleşim” ortamının yapay olarak hızla genişlemesinin yolu açıldı. insan tarafından yaratıldı süreçte endüstriyel yaşam. Üretimdeki bu değişimler, yerleşimin gelişiminde, kentleşmenin zaferiyle karakterize edilen yeni bir tarihsel aşamaya yol açtı; bu, şehirlerde yaşayan ve esas olarak sanayileşmeyle ilişkilendirilen ülke nüfusunun oranındaki artış anlamına geliyor. Özellikle 19. yüzyılda yüksek kentleşme oranları gözlendi. Kırsal kesimden nüfus göçü nedeniyle.

Modern dünyada yığılmaların, kentleşmelerin, mega kentlerin ve kentleşmiş bölgelerin yoğun oluşum süreci devam etmektedir.

Aglomerasyon- yoğun ekonomik, emek ve sosyo-kültürel bağlarla tek bir bütün halinde birleşmiş bir yerleşim yeri kümesi. Büyük şehirlerin yanı sıra yoğun nüfuslu sanayi bölgelerinde de oluşmuştur. 21. yüzyılın başında Rusya'da. Yaklaşık 140 büyük kentsel yığılma ortaya çıktı. Ülke nüfusunun 2/3'üne, Rusya'nın endüstriyel potansiyelinin 2/3'üne ve bilimsel potansiyelinin %90'ına ev sahipliği yapıyor.

Şehirleşme oldukça gelişmiş büyük şehirlerle birleşen veya yakından gelişen birkaç kümelenmeyi (genellikle 3-5) içerir. Japonya'da, 7 aglomerasyondan (27,6 milyon kişi) oluşan Tokyo, 5 aglomerasyondan (7,3 milyon kişi) Nagoya, Osaka vb.'den oluşan 13 birleşik şehir tespit edilmiştir. ABD'de 1963'te tanıtılan "standart konsolide aralık" terimi de benzerdir.

Megalopolis- Çok sayıda birleşik kent ve yığılmadan oluşan, karmaşıklık ve ölçek açısından hiyerarşik bir yerleşim sistemi. Megalopolisler 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıktı. BM terminolojisinde megalopolis, nüfusu en az 5 milyon olan bir varlıktır. Aynı zamanda megalopolis topraklarının 2/3'ü yapılaşmayabilir. Böylece Tokaido megalopolisi, kıyı boyunca yaklaşık 800 km uzunluğundaki Tokyo, Nagoya ve Osaka yerleşim birimlerinden oluşmaktadır. Megalopolislerin sayısı, örneğin Büyük Göllerin megalopolisi (ABD-Kanada) veya Donetsk-Rostov aglomerasyon sistemi (Rusya-Ukrayna) gibi eyaletlerarası oluşumları içerir. Rusya'da Moskova-Nizhny Novgorod yerleşim bölgesine megalopolis denilebilir; Ural megalopolisi doğuyor.

Kentleşmiş bölge Bir megalopolis ağının oluşturduğu, daha karmaşık, büyük ölçekli ve bölgesel olarak geniş bir yerleşim sistemi olarak kabul ediliyor. Ortaya çıkan kentleşmiş bölgeler arasında Londra-Paris-Ruhr, Kuzey Amerika'nın Atlantik kıyısı vb. yer alıyor.

Bu tür sistemlerin tanımlanmasının temeli, nüfusu 100 bin veya daha fazla olan şehirlerdir. Bunlar arasında “Milyoner” şehirlerin özel bir yeri var. 1900'de bunlardan sadece 10 tanesi vardı, ama şimdi 400'den fazlası var. Bir milyonluk nüfusa sahip şehirler yığılmalara dönüşüyor ve daha karmaşık yerleşim ve kentsel planlama sistemlerinin (toplu kentler, megalopolisler ve süper şehirler) yaratılmasına katkıda bulunuyor. büyük oluşumlar - kentleşmiş bölgeler.

Günümüzde kentleşme, bilimsel ve teknolojik devrimden, üretici güçlerin yapısındaki ve emeğin doğasındaki değişikliklerden, faaliyet türleri arasındaki bağlantıların derinleşmesinden ve bilgi bağlantılarından kaynaklanmaktadır.

Kentleşmenin ortak özellikleri dünyada şunlardır:

• sınıflar arası sosyal yapıların ve nüfus gruplarının korunması, nüfusu ikamet yerlerine tahsis eden işbölümü;
• karmaşık yerleşim sistemlerinin ve yapılarının oluşumunu belirleyen sosyo-mekansal bağlantıların yoğunlaşması;
• kırsal alanın (köyün yerleşim alanı olarak) kentsel alanla bütünleşmesi ve köyün sosyo-ekonomik alt sistem olarak işlevlerinin daraltılması;
• bilim, kültür, bilgi, yönetim gibi faaliyetlerin yüksek yoğunlaşması ve bunların ülke ekonomisindeki rollerinin artması;
• ekonomik kentsel planlamada artan bölgesel kutuplaşma ve bunun sonucunda ülkeler içindeki sosyal kalkınma.

Kentleşmenin özellikleri gelişmiş ülkelerde aşağıdaki şekillerde kendini gösterir:

• büyüme oranlarının yavaşlaması ve kentsel nüfusun ülkenin toplam nüfusu içindeki payının istikrara kavuşması. Kentsel nüfusun payı yüzde 75'i aştığında yavaşlama, yüzde 80'i aştığında ise istikrar sağlanıyor. Bu düzeyde bir kentleşme İngiltere, Belçika, Hollanda, Danimarka'da görülmektedir;
• kırsal kesimin belirli bölgelerine istikrar ve nüfus akışı;
• Metropol yerleşimlerindeki demografik büyümenin sona ermesi, nüfus, sermaye, sosyo-kültürel ve yönetim fonksiyonlarının yoğunlaşması. Dahası, son yıllarda ABD, Büyük Britanya, Avustralya, Almanya ve Japonya'nın metropol yığılmalarında, üretimin ve nüfusun yoğunlaşması süreci ortaya çıktı; bu süreç, nüfusun yığılmaların merkezlerinden dışarıya doğru akışıyla kendini gösteriyor. bölgeler ve hatta yığılmaların dışında;
• Gelişmekte olan ülkelerden devam eden göç nedeniyle şehirlerin etnik bileşiminde meydana gelen değişiklikler. Göçmen ailelerdeki yüksek doğum oranı, şehirlerin “itibari” nüfusunun payındaki azalmayı önemli ölçüde etkilemektedir;
• yığılmanın dış bölgelerine ve hatta bunların ötesine yeni işlerin yerleştirilmesi.

Modern kentleşme sosyo-bölgesel farklılıkların derinleşmesine yol açmıştır. Kentleşme koşullarında üretimin yoğunlaşması ve ekonomik verimliliği için yapılan bir tür ödeme, en gelişmiş ülkelerde geri ve ileri bölgeler arasında, şehirlerin merkezi bölgeleri ile banliyöler arasında sürekli olarak yeniden üretilen bölgesel ve sosyal kutuplaşmaydı; olumsuz çevre koşullarının ortaya çıkması ve bunun sonucunda kent nüfusunun, özellikle de yoksulların sağlığının bozulması.

Banliyöleşme(etrafındaki banliyö alanının hızlı büyümesi büyük şehirlerİlk işaretleri İkinci Dünya Savaşı'ndan önce ortaya çıkan bu durum, öncelikle zengin tabakayı etkilemiş ve onların büyük şehrin sosyal hastalıklarından kaçışının bir biçimiydi.

Rusya'da kentleşme

İÇİNDE Rus İmparatorluğu 20. yüzyılın başlarında. Ülkenin kentsel nüfusunun %20'si merkezi bölgede yoğunlaşırken, Sibirya ve Uzak Doğu kentsel nüfus 100.000 nüfuslu Novosibirsk, Irkutsk ve Vladivostok şehirleriyle bu oran %3'ü geçmedi; Devasa bölgenin bilimsel üssü Tomsk Üniversitesi idi. Ülke nüfusunun %82'sinin yaşadığı kırsal alanlara yerleşim, aşırı parçalanma, bazı bölgelerde aşırı nüfus ve diğerlerinde (çoğunlukla ulusal varoşlarda) zorla askeri-tarımsal kolonizasyon ile karakterize edildi. Kuzeyde, Kazakistan'da ve Orta Asya nüfus göçebe bir yaşam tarzına öncülük ediyordu. Kırsal yerleşimlerde sosyo-kültürel hizmetlerden ve bakımlı yollardan tam bir yoksunluk vardı. Sonuç olarak, kültür potansiyelinin neredeyse tamamını yoğunlaştıran büyük şehirlerle kırsal kesim arasında sosyal ve mekânsal olarak büyük bir mesafe oluştu. 1920'de okuryazar insan sayısı, kadınların %32'si dahil olmak üzere ülke nüfusunun %44'ünü, kırsal nüfus arasında ise sırasıyla %37 ve %25'ini oluşturuyordu.

1926 yılı başlarında ülkenin yerleşim tabanı, 26 milyon kişiye yani ülke nüfusunun %18'ine ev sahipliği yapan 1.925 kentsel yerleşim ve 860 bine yakın kırsal yerleşimden oluşuyordu. Yerleşim merkezlerinin çerçevesi ve kültürel gelişim Moskova ve Leningrad'ın milyondan fazla şehir olduğu yalnızca 30 şehir tarafından temsil ediliyordu.

SSCB'de kentleşme süreci, üretimin büyük şehirlerde hızlı yoğunlaşması, yeni gelişme alanlarında çok sayıda yeni şehrin yaratılması ve buna bağlı olarak büyük nüfus kitlelerinin köylerden şehirlere hareketi ve yüksek nüfus yoğunluğu ile ilişkilendirildi. büyük ve en büyük kentsel yerleşimlerde yoğunlaşma.

Kentleşmenin bu aşaması aşağıdakilerle karakterize edildi: olumsuz özellikler toplumun yerleşimi ve örgütlenmesi öncelikle sektörel ekonomik kriterler temelinde gerçekleştiğinden: büyük şehirlerin yaygın büyümesi, az gelişmişlik küçük ve orta ölçekli şehirler; kırsal yerleşimlerin sosyal çevre olarak rolünün dikkate alınmaması ve küçümsenmesi; Sosyo-bölgesel farklılıkların yavaş yavaş aşılması.

İÇİNDE modern Rusya kentleşme süreci de ciddi çelişkilerle ilişkilidir. Kentsel topluluklarda nüfusun mülkiyet konusunda kutuplaşması eğilimi, yoksul nüfusun ayrışmasına yol açarak onları kent yaşamının “kenar kenarlarına” itiyor. Ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık işsizliği ve iç göçü teşvik etmekte, aşırı nüfus akışı nedeniyle çok sayıda insanın birçok şehirde yaşamasına neden olmaktadır. daha fazla nüfus, "sindirebildiklerinden" daha fazla. Şehirlerdeki nüfus artışı, talebi önemli ölçüde aşıyor iş gücü buna yalnızca mutlak değil, bazen katılmayan katmanların göreceli genişlemesi de eşlik eder. modern üretim. Bu süreçler kentsel işsizliğin artmasına ve ekonominin örgütsüz, küçük ölçekli üretim ve hizmetlerle uğraşan sektörünün kentlerde gelişmesine yol açmaktadır. Ayrıca, hem "gölge" ekonomiyi hem de organize suçu içeren suç sektöründe gözle görülür bir büyüme var.

Öyle olsa bile şehir hayatı ve kent kültürü organik bir sosyal yaşam alanı haline geldi. 21. yüzyılın başında. Rusların çoğunluğu yerli şehir sakinleridir. Toplumun gelişiminin ve sistemlerin şimdi nasıl oluştuğunun gidişatını belirleyecekler sosyal yönetim Sosyal çevredeki değişimler yeni nesillerin yaşamlarını nasıl etkileyecektir.

İnsan, kendisini her zaman bir tür toplumla çevrelemeye çalışan, sosyal ihtiyaçları olan bir yaratıktır. Bu nedenle en Dünyamızın nüfusu giderek daha fazla şehirlere taşınıyor.

Ama başka bir açıdan bakıldığında insan biyolojik bir varlıktır. Bir kişi düşünülüyor önemli kısım doğal peyzajların yapısı ve gelişiminde özel bir bağlantının yanı sıra. Öte yandan kalabalık şehirler ve ülkeler ile doğal alanlar endüstriyel işletmelerin olmaması ve artan miktarda emisyon, bugün tüm geliştirme sürecinin etrafında gerçekleştiği ana taraflar olmaya devam ediyor modern toplum.

Kentleşme, banliyöleşme ve kentsizleşme gibi kavramlar ne anlama geliyor? Bu tanımların temel anlamı nedir?

Kentlerin kentleşmesi terimi ne anlama geliyor?

Kelime kentleşme Kelimenin tam anlamıyla şu şekilde tercüme edilen Latince urbanus kelimesinden doğmuştur: kentsel. Kentleşme terimi (geniş anlamıyla), kentsel alanların bir kişinin ve çevredeki toplumun genel yaşamındaki artan rolünü algılamaktadır. Dar anlamda bu kelime şu anlama gelir: şehirlerde nüfus gelişim süreci insanların kırsal alanlardan basit şehirlere ve nüfusu bir milyonun üzerinde olan şehirlere taşınmasının yanı sıra.

Sosyo-ekonomik bir olgu olarak kentleşme ve kent sayısının gelişim süreci, kentlerde yaşayanların sayısının sürekli artmaya başladığı 20. yüzyılın ortalarından itibaren anılmaya başlanmıştır. Buna katkıda bulunan temel faktör şuydu: kentsel alanlardaki sanayi işletmelerinin hızlı gelişme süreci Büyük şehirlerde bilim, kültür ve maneviyatın gelişmesinin yanı sıra yeni uzmanlara duyulan ihtiyacın ortaya çıkması.

Bilim insanları kentleşmeyi çeşitli süreçlere ayırıyor:

Jeorbunastik bilimi şu soruların yanıtlanmasına yardımcı olacaktır: Kentleşme, banliyöleşme, kentsizleşme ve kırsallaşma ne anlama geliyor? Jeourbanastik coğrafyanın ana dallarından biridir modern seviye.

Kentleşme kavramı şu terime benzer: sahte kentleşme Gezegenin bu tür bölgelerinde tanımlanan ve temsil edilen Latin Amerika ve ayrıca Güneydoğu Asya. Yanlış kentleşme neleri içeriyor? Esas olarak bu Şehirlerde desteklenmeyen ve resmi olmayan nüfus artışı buna iş ve uzmanlık sayısında bir artış ve altyapı gelişimi eşlik etmiyor.

Sonuçta kırsal bölgelerde yaşayan nüfus, zorla gelişmiş şehirlerin topraklarına aktarılıyor. Bu nedenle, sahte kentleşme genellikle belirli bir bölgedeki işsizlik düzeyinde özel bir artışa ve şehirlerin topraklarında hiçbir şekilde karşılık gelemeyen sözde evlerin - gecekondu mahallelerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. normal seviye insan hayatı ve aynı zamanda yaşamak için elverişsiz.

Diğer ülkelerde kentleşme oranı nedir?

Böylece BM Sosyal ve Çevre İşleri Departmanı her yıl dünya ülkelerinde yeni bir kentleşme sıralaması hazırlıyor. Bu tür araştırmalar ve yıllık yeniden kontroller 1980'de başladı.

Bulmak kentleşme düzeyi zor değil - sadece şehir sakinlerinin yüzdesini ilişkilendirmeniz gerekiyor ve toplam sayı Belirli bir bölgede yaşayan insanlar. Kentleşme oranı her ülkede çok farklıdır. Bu yüzden, en çok yüksek seviye kentleşme(tek kasabadan oluşan küçük ülkeleri saymazsak) Belçika, Malta, Katar, Kuveyt var.

Bu ülkelerde nüfus kentleşme parametresi %95'e ulaşmaktadır. Bütün bunlarla birlikte kentleşme oranı Arjantin, Japonya, İsrail, Venezuela, İzlanda ve Uruguay'da da aynı derecede yüksek (yüzde 90'ın üzerinde).

BM'ye göre ülkemizin kentleşme oranı sadece %74'tür.. En fazla alçak yerler Bu sıralamaya Burundi de dahildir Papua Yeni Gine– burada kentleşme oranı yalnızca yüzde 12,6 ve yüzde 11,5.

Avrupa'da Moldova yalnızca yüzde 49 ile en düşük kentleşme oranına sahip.

Kentsel yığılma neleri içerir?

tüm dünya nüfusunun kentleşme sürecine eşlik eden bir terimdir. Bu kavram, mahallede yer alan kentsel alanların büyük ve tek bir alanda birleştirilmesi anlamına gelmektedir. fonksiyonel sistem. Böyle bir sistem içerisinde güçlü ve çok işlevli bağlantılar ortaya çıkıyor ve büyüyor: ulaşım, üretim, kültürel ve bilimsel bağlantılar. Kentsel yığılmalar bunlardan biridir. önemli süreçler kentleşme Tür.

Bu ilginç: kavram ve işlevler hakkında.

Bilim adamları iki ana yığılma türünü birbirinden ayırıyor:

1. Tek merkezli tip (birine dayalı gelişim) merkez şehir– çekirdekler)
2. Çok merkezli (eşdeğer nitelikteki birçok şehrin birleşimi).

Kentsel yığılmanın kendine has özellikleri vardır ve ayırt edici özellikler:

BM araştırmasının sonuçlarına göre, gezegenimizin topraklarında her biri en az bir milyon insanın özgürce yaşadığı 450'den az kentsel yerleşim var. Dünyanın en büyük yığılmasının, derlenen verilere göre yaklaşık 35 milyon insana ev sahipliği yapan Tokyo şehri olduğu düşünülmektedir. Bulunduğu önde gelen ülkeler en büyük sayı kentsel yığılmalar dikkate alınmaktadır: Brezilya, Rusya, ABD, Çin ve Hindistan.

Rusya'da kentleşme: Rusya'da hangi büyük kentsel yığılmalar var?

Rusya topraklarındaki kentsel yığılmaların sayısına ilişkin hiçbir çalışma veya kayıt bulunmadığını belirtmekte fayda var. Bu yüzden gerçek rakamlar birbirinden nispeten farklı olabilir.

Ancak ülkemiz topraklarında yaklaşık 22 kentsel yığılma. Bunlardan en büyüğü dikkate alınır:

Rusya'daki kentsel yığılmalar için bölgeler yüksek sanayileşme ile karakterize edilir yanı sıra yüksek düzeyde gelişmiş bir altyapı. Ayrıca çok sayıda araştırma tesisimiz var ve eğitim kurumlarıüst seviye. Rus yığılmalarının ana kısımları tek merkezli olarak kabul edilir, yani tek bir çekirdeğe sahiptirler - banliyölerin geri kalanının ve küçük yerleşim yerlerinin birbirinden ayrıldığı açıkça tanımlanmış bir merkez.

Banliyöleşme ne getiriyor?

Şimdi kentleşmede aktif olarak kullanılan diğer terimlerden bahsetmeye değer. Banliyöleşme, verilen kelime 20. yüzyılın ikinci yarısında kullanılmaya başlandı. Banliyöleşme hızlı ve beraberinde gelen olaylardan biridir. hedeflenen gelişme yakınında bulunan banliyö alanları büyük şehirler.

Geçen yüzyılın sonuna gelindiğinde nüfusun çoğu, gürültünün ve hava kirliliğinin fazla olmadığı, doğal kaynakların da bulunduğu büyük şehirlerin kenar mahallelerine taşınmaya başladı. doğal manzaralar. Aynı zamanda bu insanlar tarım arazilerini aktif olarak kullanmaya ve evcil hayvan yetiştirmeye başlıyorlar. Aynı zamanda şehirde çalışmaya devam ediyorlar ve boş zamanlarının büyük bir kısmını yollarda geçiriyorlar. Elbette banliyöleşme ancak kitlesel motorizasyondan sonra aktif olarak gelişmeye başladı.

Kentleşme banliyöleşmeye dönüşüyor

Kısa bir süre önce “Banliyö Gezegeni” adlı dergilerden birinde ilgi çekici bir makale yayımlandı. Makalenin metnini dikkatlice okursanız bunu anlayabilirsiniz. Banliyöleşme kılık değiştirmiş kentleşmeden başka bir şey değil. Böylece, tüm gezegende mega şehirler ve küçük kasabalar yalnızca banliyö alanlarının gelişmesi nedeniyle genişliyor. Dergideki tek istisna iki modern mega şehirdir - Tokyo ve Londra.

Şimdi çok ilginç bir tabloyla karşı karşıyayız. Böylece, 30-40 yıl önce büyük şehirlerin kenar mahalleleri nüfusun yoksul kesimlerinin ikamet yerleri haline geldi, ancak bugün her şey dramatik bir şekilde değişti. Artık banliyölerde lüks konutların olduğu mahalleler giderek daha fazla görülebiliyor.

deurbanization ne demek?

Son olarak dikkat edilmesi gereken bir şey daha var önemli kavram. kentleşmeden temel olarak farklı bir süreçtir (çeviri: Fransızca

Kentsizleşme, insanların gelişmiş şehirlerin dışına, yani kırsal alanlara yerleşme sürecinin karakteristik özelliğidir. Daha derin bir anlamda böyle bir terim, şehirdeki sosyal yaşamın olumlu yönünün inkarını da beraberinde getiriyor. Kentsizleşmenin temel prensibi dünyadaki tüm büyük şehirlerin ortadan kaldırılmasıdır.

Kentleşmenin nedenleri

Şehir hemen tanınmaya başlanmadı ve hemen insanların yaşayacağı ana alan haline gelmedi. Uzun zamandır Her bireyin bireysel emeğine ve tarımsal arazilerde çalışmaya dayalı bu tür üretim biçimlerinin hakimiyeti nedeniyle kentsel alanlar kuraldan ziyade istisnaydı. Bu yüzden, kölelik sırasındaşehirlerin tarımsal emeğin yanı sıra toprak mülkiyeti ile de yakından bağlantılı olduğu düşünülüyordu.

Feodal süreçler dönemindeşehirler antipodlarının - tarımın - özelliklerini taşıyordu, bu nedenle tüm şehirler dört bir yana dağılmıştı. geniş bölge ve birbirleriyle kötü iletişim kuruyorlardı. Kırsal alanların o toplumun yaşamındaki hakimiyeti, esas olarak üretim ve sanayi işlevinin hâlâ gelişmemiş olması ve bu durumun, kişinin mali açıdan kendi topraklarından kopmasına izin vermemesiyle belirlendi.

Kentsel alanlarla kırsal alanlar arasındaki ilişkiler aktif olarak gelişmeye başladıktan sonra değişmeye başladı. üretim faktörleri. Ana temel Bu, imalathanelerin ve ardından tam teşekküllü fabrikaların dahil edilmesiyle kentsel üretimin iyileştirilmesi anlamına geliyordu. Kentte üretimin hızla artmasıyla birlikte kent nüfusu da artmaya başladı. Avrupa'da sanayi devrimi XVII sonu yüzyıl ve 19. yüzyıl görünüşünü kökten değiştirdi modern şehirler.

Kentsel koşullar nüfus için en tipik yaşam biçimi haline geliyor. İnsandan yaşamı boyunca yapay olarak elde edilen yerleşim ortamının hızla genişlemesi bu dönemde gelişti.

Bu değişiklikler üretim süreçleri Nüfus yerleşimi süreçlerinde yaratılan yeni tarihsel aşama artan kentleşmeyle karakterize edilen, yani hızlı büyüme sanayileşme ve üretimin gelişmesi süreçleriyle yakından ilişkili olan kentsel yerleşimlerin nüfus payı. En hızlı kentleşme oranları 19. yüzyılda kaydedildi; o dönemde kırsal alanlardan şehirlere nüfus göçü aktifti.

Çözüm

Kentleşme, banliyöleşme ve kentsizleşme; tüm bu kavramlar birbiriyle ilişkilidir. Dolayısıyla eğer kentleşme yalnızca şehirlerin dünya çapındaki rolünün artması anlamına geliyorsa günlük yaşam toplum, o zaman banliyöleşme tamamen zıt bir kavramdır, nüfusun kırsal yerleşim alanlarına çıkışıdır.

Kırsal bölgelerden ve civardaki küçük kasabalardan gelen nüfus büyük şehirler(iş için, kültürel ve günlük ihtiyaçlar için vb.). Kentleşmenin tersi sürecine kırsallaşma denir.

Kentleşme süreci şunlardan kaynaklanmaktadır:

• kırsal yerleşimlerin kentsel yerleşimlere dönüştürülmesi;
• geniş banliyö alanlarının oluşumu;
• Kırsal alanlardan (iller) kentsel alanlara göç.

Doğal manzaraların kalkınmanın etkisi altında yapay manzaralara dönüşmesi olgusu “kavramıyla ifade edilmektedir. doğanın kentleşmesi" Yapay ve ortak evrim süreci doğal faktörler gelişme denir coğrafi kentleşme coğrafya çalışmaları ile incelenmektedir.

Kentleşme birçok şeyle yakından ilişkilidir. siyasi süreçler devlette (ve çoğu zaman bu kurumun fiilen ortaya çıkmasıyla). Örneğin R. Adams, şehirlerin varlığını bir devletin vazgeçilmez bir özelliği olarak görüyor. Grinin ve Korotaev kentleşme ile devletliğin evrimi arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekiyor. Böylece kentleşmenin ilk evresi IV. Yüzyılın başlarında gözlendi. MÖ III. binyıl e. ve oluşumuyla ilişkiliydi erken durumlar. İlk gelişmiş devletin ortaya çıkışı (Mısır'da MÖ 2. binyılın ortasında) kentleşme dinamikleri üzerinde gözle görülür bir etkiye sahipti: 13. yüzyılda. M.Ö. e. Dünyanın kentsel nüfusu ilk kez 1 milyonu aştı. XIX-XX yüzyılların kentleşme patlaması. ve mega kentleşme (yani, süper büyük şehirlerin nüfusunun toplam dünya nüfusu içinde artması) siyasi gelişme olgun devletin yaygınlaşmasıyla ilişkilidir.

Kırsal nüfusun şehirlere akışı, iş gücü ihtiyacını aşıyor ve bu da çoğu zaman işsizliğin artmasına ve sosyo-ekonomik sorunların ağırlaşmasına yol açıyor. Aynı zamanda kentleşme, sanayi toplumunda doğum oranındaki hızlı düşüş sayesinde, olumsuz sonuçlar Gelişmekte olan ülkelerde nüfus patlaması.

2014 yılı itibarıyla dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor; 3,9 milyar insan ve şehirlerde yaşayanların sayısı artmaya devam ediyor.

Ansiklopedik YouTube

• 1 / 5

  Banliyöleşme, büyük şehirlerin banliyö alanlarının büyüme ve gelişme sürecidir. Bunun sonucunda kentsel yığılmalar oluşur. Banliyöleşmeyle birlikte banliyölerin nüfus artış hızı, yığılma merkezlerine kıyasla daha yüksektir.

  Artan refah, insanların ev inşa etmesine olanak tanıyor " kırsal tip Banliyölerde büyük şehirlerin gürültü, hava kirliliği, yeşillik eksikliği gibi “cazibelerinden” kaçınılıyor. Ancak banliyö nüfusu hiçbir şekilde kırsallaşmıyor; neredeyse herkes şehirde çalışmaya devam ediyor. Toplu motorizasyon olmadan banliyöleşme imkansızdır, çünkü banliyölerde sosyal altyapı (dükkanlar, okullar vb.) eksik olabilir ve en önemlisi emeği uygulayacak yer yoktur.

  Ekonominin üretken olmayan sektörlerinin bilgisayarlaştırılması sürecinde, son on yılda iş yerinin (nominal) emek görevlerinin yerine getirildiği yerden ayrılmasının bir etkisi olmuştur: bilgisayar başındaki bir kişi iş yapabilir dünyanın öbür ucundaki bir şirket için. Banliyöleşme sürecini yavaşlatan ulaşım sorunu böylece bir miktar zayıflıyor (bazı maddi olmayan üretim türleri için sanatçının dünyanın neresinde bulunduğu önemli değil).

  Banliyöleşme kavramına yakın bir kavramdır. kentleşme(İngiliz Kırsalından - kırsal, enlem. şehirli- kentsel) - kentsel formların ve yaşam koşullarının kent genelinde yayılması kırsal yerleşimler Kentleşme sürecinin ayrılmaz bir parçası olan geniş anlamda anlaşıldı. Kentleşmeye, kent nüfusunun kırsal yerleşimlere göçü, yaşam biçimlerinin aktarımı eşlik edebilmektedir. ekonomik aktivite, şehirlerin karakteristik özelliği. Rusya'da XXI'in başlangıcı yüzyılda bu fenomen esas olarak Moskova bölgesinde gözlemlenmiştir. Birçok resmi olarak kırsal bölgede nüfuslu alanlar inşa ediliyor sanayi işletmeleri ve depolar Moskova'dan kaldırılıyor, nüfusun büyük çoğunluğu kentsel yaşam tarzı sürdürüyor, Moskova ve diğer bölgelerden gelen göçmenler nedeniyle nüfus artıyor.

  Banliyöleşmenin olumsuz sonuçları

  Banliyölerde toplu taşıma genellikle bulunmadığından, banliyö sakinleri genellikle "arabanın rehinesi" haline geliyor. Üstelik küçük ülkelerde yüksek yoğunluk Belçika ve Hollanda gibi nüfus nedeniyle banliyöler neredeyse tüm mevcut alanı kaplıyor ve doğal manzaraların yerini alıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika ve Britanya'da banliyöleşmeye beyaz uçuş denilen şey eşlik ediyor: merkezi alanlarşehirler temsilciler tarafından doldurulur Zenci ırkı beyaz nüfus banliyölere taşınırken.

  Banliyö sakinlerinin saat başı şehirlere göçü trafik sıkışıklığına yol açarak hava kirliliğine, zaman kaybına ve diğer sorunlara yol açıyor. Bununla mücadele etmek için birçok gelişmiş ülke banliyö geliştirme politikaları izliyor. toplu taşıma Paris'teki RER sistemi gibi banliyö demiryolu ve hafif raylı sistem gibi.

  Ambulans ve yangın kurtarıcıları acil durum mahalline daha uzun süre giderler.

  Kişisel araçların bakımı, şehir için altyapı maliyetlerinin, birey için ise kişisel maliyetlerin artmasına neden olmaktadır.

  Kentleşme (kırsallaşma)

  Kentsizleşme (kırsallaşma), nüfusun yoğunlaşması ve bir dereceye kadar şehir dışına yeniden yerleştirilmesi sürecidir - kentleşmenin tersi bir süreçtir.

  Yanlış kentleşme

  Bu bir gecekondu kentleşmesidir. Başta Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Afrika olmak üzere gelişmekte olan ülkelerdeki demografik patlamayla bağlantılı olarak bu kavram ortaya çıktı. sahte kentleşme. Bu, iş sayısındaki yeterli artışın eşlik etmediği, kentsel nüfusun hızlı büyümesini temsil ediyor. Gerçek kentleşmeden farkı, küresel kentleşme sürecini karakterize eden kentsel işlevlerin gelişmemesidir. Kırsal nüfusun aşırı nüfuslu tarım alanlarından şehirlere “itilmesi” söz konusu. Kentsel nüfusun payı, üretim ve üretim dışı sektörlerde istihdam edilen ekonomik olarak aktif kentsel nüfusun payından çok daha yüksektir. Kentlere gelen kırsal nüfus, işsiz ordusunu büyütmekte, konut eksikliği, sağlıksız yaşam koşullarına sahip gelişmemiş kent kenar mahallelerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

  Rusya'da kentleşme

  Düşük seviye Rusya'da 20. yüzyılın başında makineleşme, geleneksel düşük verimli geçimlik tarım çoğu insanın şehirlerden ziyade kırsal alanlarda yaşamasını gerektiriyordu; dolayısıyla 20. yüzyılın başında Rus nüfusunun %87'si köylerde yaşıyordu. Tarımsal aşırı nüfus ve toprak sıkıntısı nedeniyle, giderek daha fazla topraksız köylü, gelir arayışı içinde şehirlere taşındı. Sovyet gücü 1920'lerden itibaren kolektifleştirme ve "şehir-köy bağlantısı" kapsamında kolektif çiftliklere ve devlet çiftliklerine traktör ve makine tedarik etmeye başladı, emek verimliliği arttı ve kırsal nüfusun önemli bir kısmına olan ihtiyaç azaldı. 1930'larda SSCB'de yaşanan kıtlık ve SSCB'nin sanayileşme politikaları da yeniden yerleşimi hızlandırdı eski köylüler yaşam koşullarının daha iyi olduğu şehirlere. 1887'de nüfusu 50.000'den fazla olan Rusya'da 16 şehir vardı; 1989'da SSCB'de 1001 şehir vardı; nüfusun %70'i 170 şehirde yaşıyordu. 2010 yılı itibarıyla kentsel nüfusun yüzdesi %73,7'dir ( yüksek seviye Kentleşme), kırsal nüfustaki işsizlik, 2016 yılı itibarıyla kentsel nüfusa göre 1,7 kat daha fazladır.

  Bilim

  21. yüzyılda yeni olan bir disiplin de kentleşme süreçlerini incelemektir.