Bilimin tüm başarılarına rağmen hala birçok kör nokta var. Bilim adamlarının açıklayamadığı gizemli olaylar ve gerçeklerden oluşan bu listeye bir bakın.
Voynich el yazması
Voynich El Yazması, onu deşifre etmeye yönelik tüm girişimlere direnmeye devam eden eski bir kitaptır. Bunlar sadece bir şizofreninin kendi uydurduğu, "Ama buraya ne yazdığımı anlamaya çalış" gibi anlamsız sözler değil. Hayır, bu bariz diziler, desenler ve ayrıntılı resimlerle net bir şekilde yapılandırılmış bir kitaptır.
Daha önce hiç kimse görmemiş olmasına rağmen, gerçek bir dil gibi görünüyor. Ve gerçekten mantıklı görünüyor. Kimsenin anlayamayacağı bir şey.
Image: Çeviri: “...ve tenis raketini ağzına koyduğunuzda, onu çeşmeye koyun. Daha sonra ondan bir resim çizin.”
Kimin yazdığı, hatta metnin nerede yazıldığı konusunda bile bir fikir birliği yok. Söylemeye gerek yok, kimse bunun neden yazıldığını bilmiyor.
Kendiniz deneyin.
Hayır, deneme. Askeri şifre kırıcılar, kriptograflar, matematikçiler, dilbilimciler, hepsi burunları açıkta kaldı ve tek bir kelimeyi bile çözemediler.
Muhtemelen tahmin edebileceğiniz gibi, oldukça makul olanlardan en aptalca olanlara kadar çok çeşitli farklı seçenekler sunuldu. Bazıları bu kodun çözülemeyeceğini çünkü şifre çözmenin bir anahtar gerektirdiğini söylüyor. Bazıları bunun sadece bir şaka olduğunu söylüyor. Bazıları bunun glossolalia olduğunu söylüyor - konuşma veya yazma sanatı, sizin anlamadığınız, size Tanrı, uzaylılar, Cthulhu veya Murzilka tarafından iletilen bir şey...
Tahminimiz: El yazması İngilizce yazılmıştır. Bu kişinin onu o kadar az tanıdığı doğru ki, bu karalamalardan hiçbir şey anlamak imkansız.
Antikythera Mekanizması
Bilmece: Antikythera Mekanizması, Yunanistan açıklarındaki bir gemi enkazında bulunan ve tarihi M.Ö. 100 yıllarına kadar uzanan eski ve karmaşık bir mekanizmadır. Avrupalılar mutlu bir şekilde birbirlerini ve herkesi arka arkaya ezerken, Müslümanlar ve Çinliler her türlü faydalı şeyi icat etmeye başlayana kadar, bin yıl daha bulunmayan dişliler ve unsurlar içeriyor.
Neden bilmeceyi çözemiyorlar?
Öncelikle bu mekanizmayı kimin, neden yarattığı konusunda bir fikir birliği yok. Yunanlılar tarafından yapıldığına yaygın olarak inanılıyor ancak ciddi yayınlarda yayınlanan ciddi araştırmalar, mekanizmanın Sicilya kökenli olduğunu öne sürüyor.
Mekanizmanın, özellikle titiz bir izleyicinin meraklı parmağını kesebilecek kapasitede olmasının yanı sıra, aynı zamanda (bir nevi) astronomik hesaplamalar için de tasarlanmıştı. Sorun şu ki, bu şey icat edildiğinde henüz hiç kimse yerçekimi yasalarını ve gök cisimlerinin hareketini keşfetmemişti.
Başka bir deyişle, Antikythera mekanizması, icadı sırasında kimsenin adını duymadığı bir şey için tasarlanmıştı ve o zamanki hiçbir amaç (örneğin, gemi navigasyonu), inanılmaz sayıdaki fonksiyon ve ayarlara uymuyordu. bu cihaz.
Tahminlerimiz:
Bu, geçmişte geldiğinde düşen bir zaman makinesinin parçası.
Baigong boruları
Bırakın sanayiyi, hiç kimsenin yaşamadığı Çin'de, bir dağın tepesinde, kökeni bilinmeyen yüzlerce paslı borunun bulunduğu üç gizemli üçgen delik vardır. Bazıları dağın derinliklerine iner. Bazıları yakındaki tuz gölüne gidiyor. Gölde daha fazla boru var ve daha fazlası gölün kıyısında doğudan batıya doğru uzanıyor. Bazıları büyüktür; çapı yaklaşık 40 santimetredir, boyutları aynıdır ve amaca yönelik bir desen oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir.
Peki sorun ne? Arkeologlar pipoların tarihini, insanların mutfak sanatının temellerini yeni öğrendikleri, ateşle tanıştıkları ve dökme demir bir yana, ateşte pişirilen yiyecekleri yemeye başladıkları zamanlara tarihlendiriyorlar.
Neden bilmeceyi çözemiyorlar?
İşin garibi, kendileri Zeus'tan daha eski olmasına rağmen borular çöple tıkanmış değil. Bu onların sadece cehennem gibi toplumsal ihtiyaçlar için toprağa gömülmediğini, aslında bir şey için kullanıldığını gösteriyor. Evet, dağın insan yaşamına kesinlikle uygun olmadığını söylemiş miydik?
Bu gibi durumlarda her zamanki gibi, inatçı hayalperestlerden oluşan bir grup, bunun eski bir astronomi laboratuvarı (onsuz nerede olurduk) veya hatta uzaylıların terk ettiği bir kalkış alanı olduğuna inanıyor. Bu doğru olabilir çünkü borular Mars'ta bulunana benzer bir oranda silikon dioksit içeriyor. Ambarın çatısı da silikon dioksit içermesine rağmen, yine de tesisatçıların defnelerini uzaylılara vermeye değmez.
Tahminlerimiz:
Bir zamanlar, çok fazla zamanı olan, hayal kırıklığına uğramış bir grup balıkçı, tüm hayatlarını yakındaki bir gölün drenajını sağlayacak bir su ve kanalizasyon sistemi inşa ederek geçirdi. Sonra göle gelin ve hayallerinizdeki balığı çıplak ellerinizle yakalayın.
Kosta Rika'nın dev taş topları
Bilmece: Dev taş toplar Kosta Rika ve çevredeki birçok bölgeye dağılmış durumda. Pürüzsüz ve mükemmel bir şekilde küreseldirler veya hemen hemen. Bazıları oldukça küçüktür, sadece birkaç santimetre çapındadır, ancak diğerleri iki metreye kadar ulaşabilir ve birkaç ton ağırlığındadır.
Kosta Rika'nın 2013 yılına kadar Bronz Çağı'na girmeyi planlamamasına rağmen, bilinmeyen biri onları taştan oymuş. Çok sayıda taş var ve bunların amacı bilinmiyor.
Balonlardan bazıları, altın ya da başka bir hediye bulma umuduyla yerel halk tarafından şişirildi. Bazıları yerde serbestçe yuvarlanırken, diğerleri o kadar ağırdır ki buldozer bile onları hareket ettiremez. Ancak Kosta Rika'da buldozer bulunmadığı için bu kanıtlanamıyor.
Neden bilmeceyi çözemiyorlar?
İlginç olan topların yakınında herhangi bir madencilik faaliyetinin olmaması. Biraz daha gereksiz bilgi: Taşlar volkanik kayalardan oyulmuştur.
Tahminlerimiz:
Bin yıl içinde taş canavarların yumurtaları olgunlaşacak, yumurtadan çıkacak, tüm insanları yutacak ve dünyaya hükmetmeye başlayacak.
Bağdat pilleri
Bağdat Pilleri, Mezopotamya bölgesinde bulunan ve MS ilk yüzyıllara kadar uzanan bir eser koleksiyonudur.
Arkeologlar pillerle karşılaştıklarında bunların yiyecek depolamak için kullanılan sıradan eski kil kaplar olduğunu varsaydılar, ancak teori hızla çöpe atıldı çünkü her kapta oksidasyon belirtileri taşıyan bir bakır çubuk vardı. Okulda ders çalışmak yerine tankları tercih ettiyseniz, açıklayalım; tencerelerde muhtemelen bakırla etkileşime girdiğinde elektrik üreten bir sıvı bulunuyordu. Eğer bu doğruysa ilk piller binlerce yıl önce ortaya çıkmış demektir.
Neden bilmeceyi çözemiyorlar?
Ne yazık ki, antik video kameralar henüz kazılmamıştır. "Dendera'nın Işığı" adı verilen bazı taş kabartmalar, bazılarına göre Bağdat pillerine benzer bir şey gerektiren bir elektrik arkının ateşini tasvir ediyor.
Daha makul teoriler, pillerin nesneleri altınla elektrolize etmek için kullanıldığını öne sürüyor. Bazı insanlar o zamanın şifacılarının insanları şok etmek için (yani mistik güçlere sahip olduklarını falan göstermek için) pilleri kullanmış olabileceğini düşünüyor.
Tahminlerimiz:
Onları Mısır'a götürmemiz lazım. Onu Sfenks'in gizli deliğine koy. Sonra gözlerini açacak, kalkacak ve vahşi bir kükremeyle çölde koşacak (nedenini bilmiyoruz, henüz çözemedik).
1997 yılında ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) okyanusta tuhaf bir ses kaydetti. Garip ve gürültülü. O kadar yüksekti ki, birbirinden 3 bin mil (~5.000 km) uzakta bulunan iki mikrofon tarafından alınıyordu.
Bilim insanları dalga paterninin onun bir hayvan olduğunu gösterdiğini belirledi.
Neden bilmeceyi çözemiyorlar?
Bu kadar uzaktan duyulabilecek bir ses çıkarabilecek kadar büyük bir hayvan yoktur. Ne bir mavi balina, ne uluyan bir maymun, ne de çığlık atan bir genç kız.
NOAA'nın web sitesinde garip sesi yayınlamasından kısa bir süre sonra, bazı H.P. Lovecraft hayranları, sesin kaynağının koordinatları H.P. Lovecraft'ın su altı şehri için belirttiği konuma yakın olduğundan, sesin Loughcraft'ın ünlü karakteri Cthulhu'dan geldiğine inandılar. R'lyeh, Cthulhu'nun uyuduğu yer.
Mistisizm sadece filmlerde olmaz. Bu gerçek hayatta oluyor ve özellikle büyük ölçekte bile oluyor. Tarihi belgeler, savaş sırasında meydana gelen birçok açıklanamayan olayı kaydetmektedir. İnsanlar, tanklar, uçaklar ve gemiler gizemli koşullar altında ortadan kayboldu. Bu olayların birçoğunun hâlâ mantıklı bir açıklaması yok.
Philadelphia Deneyi, destroyer "Eldridge"in gizemi
Bu olayı çevreleyen birçok şehir efsanesi var ve gerçekte ne olduğuna dair bilgiler hâlâ gizli. Mevcut bilgilerden aşağıdakiler bilinmektedir: 1943'te bilim adamları, gemiyi manyetiklikten arındırmak veya dedikleri gibi "manyetikliği giderme", gemiyi mayınların ve torpidoların manyetik fitillerine karşı görünmez kılmak için bir deney yapmaya karar verdiler. Bunu yapmak için, bilim adamlarına göre geminin etrafında görünmez bir "elektromanyetik koza" yaratması beklenen muhrip Eldridge'e dört güçlü elektromanyetik salınım jeneratörü yerleştirildi.
Ancak bir şeyler ters gitti: Önce gemi keskin bir sisle kaplandı, ardından Eldridge ortadan kayboldu. İnanılmaz bir şekilde, dört saat sonra gemi, Norfolk2 üssündeki test alanından onlarca kilometre uzakta belirdi.
181 kişilik mürettebattan sadece 21 aklı başında denizci kaldı, geri kalanı çıldırdı, ya geminin perdelerine ve yapısal elemanlarına (27 kişi) büyüdü ya da radyasyon, yanıklar ve elektrik çarpmasından (13 kişi) öldü.
ABD Donanması deneyle ilgili bilgileri ne doğruluyor ne de reddediyor ve Eldridge destroyerinde görev yapan denizciler de herhangi bir deney yapılmadığını söylüyor.
3.000 Çinli asker bir daha görülmedi
1937'deki Çin-Japon Savaşı sırasında neredeyse tüm Çinli askerler iz bırakmadan ortadan kayboldu. Çinli General Li Fu Shi, Japonların Nanjing'e ilerlemesini durdurmak için 3.000 askerlik bir tümen gönderdi. Ve sabah, görevli komutana mevzilerde tek bir askerin olmadığını bildirdi. Aynı zamanda gece savaşından hiçbir iz ya da ceset yoktu. Bu kadar çok askerin fark edilmeden mevzilerini terk etmesi ve iz bırakmaması kesinlikle imkansızdı. Savaştan sonra Çin hükümeti bu olayla ilgili bir soruşturma başlattı ancak sonuç alınamadı.
Norfolk Alayı'na ait bir taburun ortadan kaybolması
12 Ağustos 1915'te Çanakkale Harekatı sırasında Norfolk Alayı'na ait bir taburun tamamı ortadan kayboldu. Üstelik bu açıklanamaz olay, Norfolkianlar Türk mevzilerine saldırmaya hazırlanırken "Yükseklik 60" bölgesinde ön cephede bulunan Yeni Zelanda birliğinin askerleri olan görgü tanıklarının önünde meydana geldi.
Savaştan sonra Yeni Zelanda gazileri, o gün "60. Tepe"nin üzerinde "yuvarlak ekmek somunları" şeklinde 6 veya 8 bulutun asılı olduğunu ve rüzgara rağmen yerlerinin değişmediğini söyledi. 800 fit uzunluğunda, 200 fit yüksekliğinde ve genişliğinde başka bir bulut neredeyse yerdeydi. Hill 60'taki İngiliz birliklerini takviye etmek için gönderilen Norfolk'lar bu buluta tereddüt etmeden girdi. Son asker de onun içinde kaybolur kaybolmaz, bulut yavaş yavaş yükseldi ve kendisine benzer diğer bulutları toplayarak uçup gitti. Norfolk Alayı'nın askerleri bir daha hiç görülmedi.
Peki neden gişe rekorları kıran bir senaryo olmasın? Elbette OnlineDisplay'de böylesine inanılmaz mistik bir olay örgüsüne sahip ilginç bir uzun metrajlı film olacak. Ama asıl önemli olan bunların gerçekten gerçekleşen gerçek olaylar olmasıdır...
Kayıp 267 askerin tamamının hâlâ kayıp olduğu değerlendiriliyor. İngiliz hükümeti tebaasını bulmaya çalıştı ve hatta yardım için Türk yetkililere başvurdu, ancak sonuç alamadı.
Kayıp "Unebi"
Okyanusta gemilerin kaybolması, özellikle Bermuda Şeytan Üçgeni bölgesinde oldukça yaygın bir olaydır. Ancak zırhlı kruvazör Unebi bu listede öne çıkıyor. Gemi, Aralık 1886'da Güney Çin Denizi'nden Singapur'dan geçerken ortadan kayboldu ve bu, Japon filosunun tarihinde iz bırakmayan tek kaybolma vakasıdır.
Geminin kaybolduğu iddia edilen bölgede herhangi bir enkaz veya ceset bulunamadı. Zırhlı kruvazör iyi silahlanmıştı ve kendi başının çaresine bakabiliyordu ve mürettebatı 280 ila 400 deneyimli denizciden oluşuyordu. Bugüne kadar Unebi'nin tek bir parçası bulunamadı, bu nedenle geminin kayıp olduğu düşünülüyor ve Tokyo'daki Aoyama Mezarlığı'na denizciler için bir anıt dikildi.
Bağlantı Bilmecesi 19
Gizemli koşullar altında, beş Avenger torpido bombardıman uçağı ve onları aramak için gönderilen PBM-5 Martin Mariner deniz uçağı ortadan kayboldu.
Olaylar şu şekilde gelişti: 5 Aralık 1945'te bir grup İntikamcı, Florida'nın Fort Lauderdale kentindeki Donanma Hava İstasyonundan doğuya uçmak, Bimini adası yakınlarını bombalamak ve ardından biraz kuzeye uçmak için bir eğitim görevi aldı. ve geri dön.
Uçuş saat 14.10'da kalktı, pilotlara görevi tamamlamaları için iki saat süre verildi ve bu süre zarfında yaklaşık 500 kilometre yol kat etmeleri gerekiyordu. Saat 16.00'da Yenilmezler üsse dönmek üzereyken, kontrolörler Uçuş 19'un komutanı ile başka bir pilot arasındaki endişe verici konuşmaları yakaladı - pilotların yönlerini kaybetmiş gibi görünüyordu.
Daha sonra komutan üsle temasa geçerek tüm bombardıman uçaklarındaki pusulaların ve saatlerin arızalı olduğunu bildirdi. Ve bu çok tuhaf çünkü Yenilmezler'in o zamanlar oldukça ciddi ekipmanları vardı: jiroskop pusulaları ve AN/ARR-2 radyo yarı pusulaları.
Ancak uçuş komutanı Teğmen Charles Taylor batının nerede olduğunu belirleyemediğini ve okyanusun alışılmadık göründüğünü bildirdi. Daha fazla müzakere hiçbir şeye yol açmadı, ancak hava üssünde saat 17.50'de uçuş uçağından zayıf bir sinyal tespit edebildiler. Florida'nın New Smyrna Plajı'nın doğusundaydılar ve anakaradan uzaklaşıyorlardı.
Saat 20.00 sıralarında torpido bombardıman uçaklarının yakıtı bitti ve aşağıya inmek zorunda kaldılar; Yenilmezler ve pilotlarının sonraki kaderi bilinmiyor.
Kayıpları aramak için gönderilen Martin Mariner uçağı da ortadan kayboldu, ancak arama bölgesindeki gemilerden birinde havada bir patlama görüldü, belki de talihsiz PBM-5'ti. Ancak pilotların kendisi Martin Mariner'a "uçan gaz tankı" adını taktı, dolayısıyla onun ortadan kaybolması oldukça anlaşılır bir durum.
Ancak Yenilmezler'e ne olduğu konusunda pek çok belirsizlik var: Farklı prensiplerle çalışan navigasyon cihazlarının başarısız olmasına ne sebep oldu? Okyanusta sorun neydi ve pilotlar neden bildikleri yerlerde kayboldular? Ayrıca bir radyo amatörünün Uçuş 19'un komutanından gelen bir mesajı dinlediğine dair bir efsane de var: "Beni takip etmeyin... Evrendeki insanlara benziyorlar..."
Bu arada, 2010 yılında Deep Sea arama gemisi, Fort Lauderdale'in 20 kilometre kuzeydoğusunda, 250 metre derinlikte formasyon halinde yatan dört Yenilmezleri keşfetti. Beşinci torpido bombardıman uçağı kaza mahallinden iki kilometre uzaktaydı.
Bunlardan ikisinin kuyruk numaraları FT-241, FT-87 idi ve diğer ikisinde sadece 120 ve 28 rakamlarını görebildik; beşincinin adı belirlenemedi. Araştırmacılar arşivleri kaldırdıktan sonra, beş Yenilmez'in yalnızca bir kez ortadan kaybolduğu ortaya çıktı - 5 Aralık 1945'te, ancak bulunan araçların ve Uçuş 19'un kimlik numaraları, biri hariç - FT-28, uçakla eşleşmedi. Komutan Charles Taylor'ın, ancak en önemlisi, uçakların geri kalanının kayıp olarak listelenmemesiydi.
Dünyanın her yerindeki insanlar tuhaf ve bazen açıklanamayan paranormal olaylara tanık oluyor. Ülkemiz sadece doğal kaynaklar açısından değil, aynı zamanda tuhaf yerler ve gizemli olaylar açısından da zengindir. Bugün size bunların en ilginç ve ünlü olanlarından 11 tanesini anlatacağım.
Astronotların UFO ile buluşması
Uzay araştırmalarının öncüleri zor zamanlar geçirdi: İnsanlığın uzay çağının başlangıcındaki teknolojiler arzulanan çok şey bıraktı, bu nedenle, Alexey Leonov'un neredeyse uzaya çıktığında karşılaştığı gibi acil durumlar oldukça sık ortaya çıktı.
Ancak uzay öncülerini yörüngede bekleyen bazı sürprizlerin ekipmanla hiç alakası yoktu. Yörüngeden dönen birçok Sovyet kozmonotu, dünyevi uzay aracının yakınında beliren tanımlanamayan uçan cisimlerden bahsetti ve bilim adamları bu fenomeni hala açıklayamıyor.
Sovyetler Birliği'nin İki Kahramanı kozmonot Vladimir Kovalyonok, 1981 yılında Salyut-6 istasyonunda kaldığı süre boyunca, yörüngede Dünya'yı hızla çevreleyen, parmak büyüklüğünde parlak ışıklı bir nesne gözlemlediğini söyledi. Kovalenok mürettebat komutanı Viktor Savinykh'i aradı ve alışılmadık bir olayı görünce hemen bir kamera almaya gitti. Bu sırada "parmak" parladı ve birbirine bağlı iki nesneye bölündü ve sonra ortadan kayboldu.
Fotoğrafını çekmek hiçbir zaman mümkün olmadı ama mürettebat olayı hemen Dünya'ya bildirdi.
Bilinmeyen nesnelerin görüldüğü, Mir istasyonu misyonlarına katılanlar tarafından defalarca rapor edildi ve Baykonur Kozmodromu çalışanları - UFO'lar çevresinde oldukça sık görülüyor.
Çelyabinsk göktaşı
Bu yılın 15 Şubat'ında Çelyabinsk sakinleri ve çevre yerleşim yerleri olağanüstü bir olay gözlemledi: Düştüğünde Güneş'ten 30 kat daha parlak olan bir gök cismi Dünya'nın atmosferine girdi. Daha sonra ortaya çıktığı gibi, bu bir göktaşıydı, ancak gizli silahların kullanımı veya uzaylıların entrikaları da dahil olmak üzere olgunun çeşitli versiyonları öne sürülmüştü (çoğu hala bu olasılığı dışlamıyor).
Havada patlayan göktaşı birçok parçaya bölünerek en büyüğü Çelyabinsk yakınlarındaki Chebarkul Gölü'ne düştü, geri kalan parçalar ise Rusya ve Kazakistan'ın bazı bölgelerinin de aralarında bulunduğu geniş bir alana yayıldı. NASA'ya göre bu, Tunguska göktaşından bu yana Dünya'ya düşen en büyük uzay nesnesi.
Uzaydan gelen "misafir" şehre oldukça ciddi zarar verdi: Patlama dalgası birçok binanın camını kırdı ve yaklaşık 1.600 kişi değişen şiddette yaralandı.
Çelyabinsk sakinleri için bir dizi "uzay" macerası burada bitmedi: Göktaşı düştükten birkaç hafta sonra, 20 Mart gecesi, şehrin yukarısındaki gökyüzünde kocaman, parlak bir top havada asılı kaldı. Birçok kasaba halkı tarafından gözlemlendi ancak “ikinci Güneş”in özellikle geceleri aniden nerede ortaya çıktığına dair henüz kesin bir açıklama yok. Ancak bazıları topun şehir ışıklarının atmosferdeki özel olarak konumlandırılmış buz kristallerine yansıması nedeniyle ortaya çıktığına inanıyor - o gece Çelyabinsk yoğun soğuk sisle kaplıydı.
Sakhalin canavarı
Bilinmeyen bir yaratığın kalıntıları, Eylül 2006'da Sakhalin Adası kıyısında Rus ordu askerleri tarafından bulundu. Kafatasının yapısı açısından canavar bir şekilde timsahı andırıyor, ancak iskeletin geri kalanı bilim tarafından bilinen hiçbir sürüngenden tamamen farklı. Ayrıca balık olarak da sınıflandırılamaz ve askerlerin bulguyu gösterdiği bölge sakinleri, onun bu sularda yaşayan herhangi bir canlı olduğunu tespit edemedi. Hayvan dokusunun kalıntıları korunmuş ve onlara bakılırsa yünle kaplanmıştır. Ceset, özel servis temsilcileri tarafından hızla ele geçirildi ve daha sonraki çalışmaları "kapalı kapılar ardında" gerçekleştirildi.
Artık uzmanların çoğu, bazı versiyonlara göre bunların bir tür deniz memelisinin (katil balina veya beyaz balina) kalıntıları olduğuna inanma eğiliminde, ancak diğerleri yaratığın iskeletinin her ikisinden de farklı olduğuna itiraz ediyor. “Kabul edilen” bakış açısına bir alternatif, kalıntıların, muhtemelen Dünya Okyanusunun derinliklerinde hala korunmuş olan tarih öncesi bir hayvana ait olmasıdır.
Deniz kızını görmek
Deniz kızları Rus folklorunun ana karakterlerinden biridir. Efsaneye göre, rezervuarlarda yaşayan bu ruhlar, kadınların ve çocukların acı verici ölümü sonucu doğarlar ve söylentiler, bir denizkızıyla tanışmanın pek de iyiye işaret olmadığını söylüyor: genellikle erkekleri baştan çıkarırlar, onları bir gölün veya bataklığın uçurumuna çekerler. , çocukları çalıyorlar, hayvanları korkutuyorlar ve genellikle pek de uygun olmayan davranışlar sergiliyorlar. Geleneğe göre yılın başarılı ve bereketli geçmesi için köylüler deniz kızlarına çeşitli hediyeler getirir, onlar hakkında şarkılar söyler ve bu huzursuz ruhların onuruna danslar düzenlerlerdi.
Elbette bu tür inanışlar artık eski günlerdeki kadar yaygın değil, ancak Rusya'nın bazı bölgelerinde deniz kızlarıyla ilgili ritüeller hâlâ yapılıyor. Bunlardan en önemlisi, Trinity'den önceki hafta (Paskalya'dan sonraki 50. gün) sözde Rusal Haftası (Trinity Haftası veya Deniz Kızına Veda olarak da bilinir) olarak kabul edilir.
Ritüelin ana kısmı, eğlence, müzik ve dans eşliğinde doldurulmuş bir denizkızı yapmak ve yok etmektir. Rusal Haftasında kadınlar parfümden korunmak için saçlarını yıkamazlar, erkekler de aynı amaçla yanlarında sarımsak ve ceviz taşırlar. Tabii ki, şu anda, sıkılmış bir denizkızı tarafından sürüklenmemek için suya girmek kesinlikle yasaktır.
Rus Roswell
Astrahan bölgesinin kuzeybatısındaki Kapustin Yar köyü yakınlarındaki askeri füze menziline, en tuhaf ve açıklanamaz olaylara ilişkin raporlarda sıklıkla rastlanıyor. Burada çeşitli UFO'lar ve diğer ilginç olaylar şaşırtıcı bir düzenlilikle gözlemleniyor. Bu türden en kötü şöhretli vaka nedeniyle Kapustin Yar, bazı varsayımlara göre 1947'de yabancı bir geminin düştüğü Amerika'nın New Mexico eyaletindeki şehre benzetilerek Rus Roswell takma adını aldı.
Roswell olayından neredeyse bir yıl sonra, 19 Haziran 1948'de Kapustin Yar'ın üzerinde gökyüzünde puro şeklinde gümüşi bir nesne belirdi. Alarm durumunda, üç MiG önleyicisi havaya fırlatıldı ve içlerinden biri bir UFO'yu düşürmeyi başardı. "Puro" hemen savaşçıya belli bir ışın ateşledi ve yere düştü; ne yazık ki pilotun fırlatacak zamanı yoktu. Kapustin Yar yakınlarına da gümüş bir cisim düştü ve hemen test sahası sığınağına nakledildi.
Elbette birçok kişi bu bilgiyi defalarca sorguladı, ancak Devlet Güvenlik Komitesi'nin 1991'de gizliliği kaldırılan bazı belgeleri, ordunun Kapustin Yar üzerinde henüz modern bilim çerçevesine uymayan bir şeyi birden fazla kez gördüğünü gösteriyor.
Ninel Kulagina
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nina Sergeevna Kulagina bir tankta telsiz operatörü olarak görev yaptı ve Kuzey başkentinin savunmasına katıldı. Yaralanması sonucu taburcu edildi ve Leningrad ablukası kaldırıldıktan sonra evlendi ve bir çocuk doğurdu.
1960'ların başında, Sovyetler Birliği'nde medyum ve diğer paranormal yeteneklerin sahibi olan Ninel Kulagina olarak ünlendi. Düşüncelerinin gücüyle insanları iyileştirebiliyor, parmaklarına dokunarak rengi belirleyebiliyor, insanların ceplerindekileri kumaştan görebiliyor, nesneleri uzaktan hareket ettirebiliyor ve çok daha fazlasını yapabiliyordu. Yeteneği, gizli bilimsel enstitüler de dahil olmak üzere çeşitli kurumlardan uzmanlar tarafından sıklıkla incelendi ve test edildi ve çoğu, Ninel'in ya son derece zeki bir şarlatan olduğunu ya da gerçekten anormal becerilere sahip olduğunu doğruladı.
İlkine dair ikna edici bir kanıt yok, ancak Sovyet araştırma enstitülerinin eski çalışanlarından bazıları Kulagina'nın "doğaüstü" yetenekler sergilerken, faaliyetlerini araştıran KGB uzmanları tarafından bilinen çeşitli hileler ve el çabukluğu kullandığını iddia ediyor.
1990'daki ölümüne kadar Ninel Kulagina, 20. yüzyılın en güçlü medyumlarından biri olarak kabul edildi ve onunla ilişkilendirilen açıklanamayan fenomenlere "K fenomeni" adı verildi.
Brosno'dan Ejderha
Tver bölgesinde bulunan Brosno Gölü, Avrupa'nın en derin tatlı su gölüdür, ancak dünya çapında, esas olarak yerel sakinlerin içinde yaşadığına inandığı gizemli yaratık nedeniyle tanınmaktadır.
Çok sayıda (ancak ne yazık ki belgelenmemiş) hikayeye göre, gölde yaklaşık beş metre uzunluğunda, ejderhaya benzeyen bir hayvan birden fazla kez görüldü, ancak neredeyse tüm gözlemciler bunu farklı şekilde tanımlıyor. Yerel efsanelerden biri, uzun zaman önce göl kıyısında mola veren Tatar-Moğol savaşçılarının "Brosno'dan gelen ejderha" tarafından yenildiğini söylüyor. Başka bir hikayeye göre, bir gün Brosno'nun ortasında aniden bir "ada" belirdi ve bir süre sonra ortadan kayboldu - bunun devasa, bilinmeyen bir canavarın sırtı olduğu varsayılıyor.
Gölde yaşadığı iddia edilen canavar hakkında güvenilir bir bilgi olmamasına rağmen, çoğu kişi Brosno ve çevresinde bazen bazı tuhaf şeylerin yaşandığı konusunda hemfikir.
Uzay Savunma Kuvvetleri
Rusya her zaman kendisini olası tüm dış (ve iç) tehditlerden korumaya çalıştı ve son zamanlarda Anavatanımızın savunma çıkarları arasında sınırlarının güvenliği de yer alıyor. Uzaydan gelen bir saldırıyı püskürtmek için 2001 yılında Uzay Kuvvetleri oluşturuldu ve 2011'de Uzay Savunma Kuvvetleri (SDF) temel alınarak oluşturuldu.
Bu tür birliklerin görevleri arasında esas olarak füze savunmasını organize etmek ve bunu koordine eden askeri uyduları kontrol etmek yer alıyor, ancak komuta aynı zamanda yabancı ırklardan gelebilecek saldırı olasılığını da göz önünde bulunduruyor. Doğru, bu yılın Ekim ayı başında Doğu Kazakistan bölgesinin uzaylı saldırısına hazır olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Alman Titov Ana Test Uzay Merkezi başkan yardımcısı Sergei Berezhnoy şunları söyledi: “Maalesef biz Henüz dünya dışı uygarlıklarla savaşmaya hazır değiliz.” Umarız uzaylıların bundan haberi yoktur.
Kremlin'in Hayaletleri
Ülkemizde gizem ve orada bulunan hayalet hikayelerinin sayısı açısından Moskova Kremlin'le karşılaştırılabilecek çok az yer var. Birkaç yüzyıl boyunca Rus devletinin ana kalesi olarak hizmet etti ve efsaneye göre, onun için (ve onunla birlikte) verilen mücadelenin kurbanlarının huzursuz ruhları hala Kremlin koridorlarında ve zindanlarında dolaşıyor.
Bazıları, Büyük İvan'ın Çan Kulesi'nde bazen Korkunç İvan'ın günahlarının kefareti olan ağlamasını ve ağıtlarını duyabileceğinizi söylüyor. Diğerleri, Vladimir İlyiç Lenin'in ruhunu, ölümünden üç ay önce, dünya proletaryasının liderinin ciddi şekilde hasta olduğu ve artık Gorki'deki evinden çıkmadığı sırada Kremlin'de gördüklerini belirtiyor. Ancak Kremlin'in en ünlü hayaleti elbette, ülke bir şoka girdiğinde ortaya çıkan Joseph Vissarionovich Stalin'in ruhudur. Hayalet soğuk kokuyor ve bazen bir şeyler söylemeye çalışıyor gibi görünüyor, belki de devletin liderliğini hatalara karşı uyarıyor.
Çernobil'in Kara Kuşu(Rusya olmasa da ilgiyi hak ediyor)
Çernobil nükleer santralinin dördüncü güç ünitesinin kötü şöhretli kazasından birkaç gün önce, dört tesis çalışanı, kanatları ve parlak kırmızı gözleri olan, kocaman, esmer bir adama benzeyen bir şey gördüklerini bildirdi. En önemlisi, bu açıklama, Amerika'nın Batı Virginia eyaletindeki Point Pleasant şehrinde defalarca ortaya çıktığı iddia edilen gizemli bir yaratık olan Güve Adam'ı anımsatıyor.
Fantastik canavarla tanışan Çernobil fabrikası çalışanları, toplantıdan sonra çok sayıda tehdit telefonu aldıklarını ve neredeyse herkesin canlı, inanılmaz derecede korkutucu kabuslar görmeye başladığını iddia etti.
26 Nisan'da kabus çalışanların rüyalarında değil istasyonun kendisinde gerçekleşti ve şaşırtıcı hikayeler kısa bir süre için unutuldu: patlamanın ardından çıkan yangını söndürürken hayatta kalanlar Alevler, yıkılan dördüncü bloktan dökülen radyoaktif duman bulutlarının arasından uçan 6 metrelik siyah bir kuşu açıkça gördüklerini söyledi.
Peki cehenneme
1984 yılında Sovyet jeologları Kola Yarımadası'nda ultra derin bir kuyu açmak için iddialı bir proje başlattılar. Ana amaç, bilimsel araştırma merakını gidermek ve gezegenin kalınlığına bu kadar derinlemesine nüfuz etmenin temel olasılığını test etmekti.
Efsaneye göre, matkap yaklaşık 12 km derinliğe ulaştığında, enstrümanlar derinliklerden gelen ve çoğunlukla çığlık ve inlemeye benzeyen tuhaf sesler kaydetti. Ayrıca büyük derinliklerde sıcaklığın 1100 °C'ye ulaştığı boşluklar keşfedildi. Hatta bazıları, yerdeki bir delikten duyulan ürkütücü çığlıkların ardından kuyudan bir iblisin uçtuğunu ve gökyüzünde yanan bir "Kazandım" tabelasının belirdiğini bile bildirdi.
Bütün bunlar, Sovyet bilim adamlarının "cehenneme kadar kuyu" kazdıklarına dair söylentilere yol açtı, ancak "kanıtların" çoğu bilimsel eleştiriye dayanmıyor: örneğin, matkabın ulaştığı en düşük noktadaki sıcaklığın ulaştığı belgelendi. 220 °C idi.
Belki de Kola süper derin kuyu projesinin yazarlarından ve yöneticilerinden biri olan David Mironovich Guberman "kuyu" hakkında en iyi şekilde konuştu: "Bana bu gizemli hikayeyi sorduklarında ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Bir yandan “şeytan” hakkındaki hikayeler saçmalık. Öte yandan dürüst bir bilim insanı olarak burada tam olarak ne olduğunu bildiğimi söyleyemem. Gerçekten çok tuhaf bir ses kaydedildi, ardından patlama oldu... Birkaç gün sonra aynı derinlikte buna benzer bir şey bulunamadı.”
Komplo teorileri mi? Hangi teoriler doğrudur, sadece hükümetler bunu bizden gizli tutuyor, bilimsel araştırmacılar aldatıcı ve medya bizi manipüle ediyor; tüm dünyada milyonlarca insan böyle düşünüyor. En çılgın komplo teorilerine bile gerçekten inanıyorlar. Hangilerini bilmek ister misiniz? 20 inanılmaz komplo teorimizi okuyun ve yürekten gülün.
20 FOTOĞRAF
1. En inanılmaz teoriye göre, 2000 yıllık Hıristiyanlığın tamamı yalanlar üzerine kurulmuştur. İsa'nın bir karısı ve bir çocukları vardı. Sadece Havari Petrus bununla uzlaşamadı ve cinsiyet eşitliğini kabul etmek istemedi. Bu yüzden sahip olduğumuz şeye sahibiz. Mecdelli Meryem'in gizemini, İsa'yla ve çocuklarıyla olan ilişkisini asla bilemeyeceğiz. Gerçi bildiğiniz gibi onun torunları Merovenj ailesinin üyeleridir. Dan Brown'a sorun... (Resim: Alexander Ivanov'un "İsa'nın Dirilişten Sonra Mecdelli Meryem'e Görünüşü" adlı tablosu, 1835). 
2. Başka bir çılgın teoriye göre, Hitler İkinci Dünya Savaşı'ndan bir bodrumda sağ kurtuldu. Führer'in öldürülmesi onun ortadan kayboluşunun sadece bir örtüsüydü. İlk başta Barselona'ya kaçtı, oradan Güney Amerika'ya, ardından da Antarktika'ya taşındı. En yakın çalışanlarıyla birlikte buzun altındaki gizli bir üste saklanıyor ve büyük bir geri dönüş planlıyordu. Öyleydi! Kanıt? Sadece bir yıl önce, Antarktika'da Google Earth'te bulunan görüntüler, üssün girişine çok benzeyen tuhaf çukurlar gösteriyordu... (Fotoğraf: Das Bundesarchiv/CC BY-SA 3.0 DE). 
3. Prenses Diana'nın ölümü dünyanın her yerindeki insanları etkiledi. Ancak kazadan sonraki ilk günlerde kraliyet ailesi üyelerinin davranışları, trajedinin kendisinden daha fazla yorum yapılmasına neden oldu. Gizem havası, bilgi kırıntıları ve Prenses Diana'nın ölümüyle ilgili koşulları örtbas etme çabaları, garip komplo teorilerinin yağmurdan sonra mantar gibi büyümeye başlamasına neden oldu.
Bir teori, kazadan kraliyet ailesinin sorumlu olduğunu öne sürüyor. "Bu bir cinayettir!" - Prensesin sevgilisi Muhammed El Fayed'in babasına yıllarca inanıldığı gibi. Prenses Diana'nın kaza anında hamile olduğunu iddia etti, bu da kraliyet ailesi için kabul edilemez olduğu iddia edildi çünkü çocuğun babası Müslümandı. Bu teoriyi destekleyenler, otopsi sonuçlarının sahte olduğuna ve bu trajediye İngiliz gizli istihbarat servisi MI6'nın karıştığına inanıyor. (Resim: Prenses Diana'nın son gönderisi).
4. Uzaylılar çeşitli devletlerin hükümetlerinin saflarına sızmış ve dünyayı yönetmektedir. Sürüngenler veya uzaydan gelen büyük pullu kertenkeleler, gizlice görünümlerini değiştirme ve insanlara dönüşme sanatında ustalaşmışlardır. En ünlü reptilianlar ABD Başkanı Barack Obama, Kraliçe Elizabeth, milyarderler Bill Gates ve Mark Zuckerberg... Sayıları çok az ama hepsi bizi yönetiyor. Telepatik olarak iletişim kurarlar. Hepimiz onlar için çalışıyoruz ve ne yazık ki onları açığa çıkaramıyoruz. Bizim için umut yok... (Fotoğraf: imgur.com). 
5. Dünyanın gölge hükümeti, İlluminati, Masonlar... Adları ne olursa olsun, kesin olan bir şey var ki, onlar dünyayı yönetiyorlar. Demokrasi halk için sadece bir afyondur, gerçekliği etkileme yanılsamasıdır. Yüzlerce yıldır seçilmişler tarafından yönetiliyoruz. Artık görevleriyle başa çıkmaları daha kolay hale geldi: Popüler kültürün yardımıyla zihinlerimizi kontrol ediyorlar. Amaçları gizli güçtür. Asla gölgelerden çıkmayacaklar. (Fotoğraf: Qz10/Wikimedia Commons). 
6. Gizemle örtülen yalnızca Ay'ın karanlık tarafı değildir. Ayrıca inişin kendisi hala büyük şüpheler ve hatta inançsızlık uyandırıyor. Bu gümüş topa gerçekten insan mı ayak bastı? Yoksa iniş sadece Hollywood'daki bir film stüdyosunda yapılan bir yapım mıydı? Fotoğrafta neden hiç yıldız görünmüyor? Ay'da "sözde" rüzgar olmadığında Amerikan bayrağı nasıl mucizevi bir şekilde dalgalanıyor? Bunun gibi soruları sonsuza kadar sormaya devam edebilirsiniz. Bugüne kadar pek çok insan aya ayak basmanın aslında hiç gerçekleşmediğine inanıyor. (Fotoğraf: Neil Armstrong/NASA)
7. Muhtemelen herkes ünlü 51. Bölgeyi duymuştur. Amerika Birleşik Devletleri'nin UFO'larla ilgili gerçeği tüm dünyadan sakladığı yer burasıdır. Bu alan, Roswell'de düşen bir uçan dairenin enkazında bulunan bir uzaylının cesedini içeriyor. Üzerinde çeşitli gizli deneyler yapılıyor. Bu bölgeyi haritalarda bulamayacağınız gibi Google Haritalarda da bulamazsınız. Alan 51 hakkında var olduğu dışında hiçbir şey bilinmiyor; bu 2013 yılında CIA tarafından doğrulandı. Şu anda Base 51'in çok meşhur olması nedeniyle dağıtıldı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin her yerinde birçok küçük merkez oluşturuldu. (Fotoğraf: Jim Trottier/CC BY-SA 2.0).
8. 11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret Merkezi'ne düzenlenen terör saldırısıyla ilgili her şey uzun zamandır biliniyor gibi görünüyor. Ancak pek çok Amerikalının hâlâ şüpheleri var. Belki bunlar kontrollü patlamalardı? Bu, istihbarat servisleri ile ordu arasında, savaş başlatmaya bahane yaratmak amacıyla tasarlanmış bir komplo olabilir mi? Komplo teorilerinde her şey mümkündür. Birçoğu, kulelere çarpanın uçaklar değil, uçak hologramlı füzeler olduğuna inanıyor. (Fotoğraf: Michael Foran/CC BY 2.0). 
9. Her ne kadar bilim insanları küresel ısınmanın bir gerçek olduğunu ve hepimiz için felaket sonuçlar doğurabilecek iklim değişikliğinin ana sebebinin insan faaliyetleri olduğunu iddia etse de, pek çok kişi bunun bir kurgu olduğuna hâlâ inanıyor. Peki, insanlığın gezegenin yok olmasına yol açabileceğine kim inanmak ister? Bu doğru değil! İnsanlar çok küçük ama Dünya çok büyük. Sonuçta karınca yuvasındaki karıncalar gibiyiz. Tüm gezegenin işleyişini nasıl etkileyebiliriz? Bu imkansızdır, kanıtlanmamıştır ve olası değildir. Pek çok insan öyle düşünüyor... (Fotoğraf: Brocken Inaglory/CC BY-SA 3.0).
10. Komplo teorilerinden biri büyük Shakespeare'i bile esirgemedi. Birçoğu onun var olmadığından emin. Ve eğer var olsaydı, eğitimsiz, basit bir adam olduğundan (özellikle hayatı hakkında aslında hiçbir şey bilinmediğinden) kesinlikle bu kadar büyük eserler yazamazdı. Böyle bir kişinin büyük oyunların, şiirlerin, sonelerin yazarı olma ihtimali nedir? Bunları başka birinin yazması gerekiyordu. Soru şu; kim? Mesela Francis Bacon... (Fotoğraf: bilinmeyen bir yazardan William Shakespeare'in portresi). 
11. Bu materyali okuduktan sonra insanın kökeni artık sizin için bir sır olmaktan çıkacak. Uzaylılar tarafından yaratıldık! Bu, antik kaya resimlerinin yanı sıra tapınak ve mezarlardaki resimlerle de doğrulanmaktadır. Uzaylılar büyük uçan dairelerle geldiler ve dünya çapında piramitlerle işaretlenmiş yerlere indiler. İniş sırasında tüm dinozorlar öldürüldü, sonra uzaylılar biz insanları yarattılar ve... bizimle ilgilenmeyi bırakarak uçup gittiler. Aynen böyle oldu! (Fotoğraf: imgur.com).
12. Gizemli ekin çemberleri. Esas olarak ABD'de ortaya çıkıyorlar ve bunun iyi bir nedeni var. Uzaylıların ana hedefinin ABD olduğunu herkes biliyor. Gizemli ekin çemberleri orada tek başına görünmüyor. Onları “birisi” yapıyor. En olası açıklama elbette uzaylıların uzay gemilerini belirli yerleri işaretlemek ve mesaj iletmek için kullandıklarıdır. Herhangi bir amatör çiftçi bunu yapabilir mi? (Fotoğraf: Jabberocky/Wikimedia Commons). 
13. Meşhur “kontroller” veya “kimyasal izler”, komplo teorilerine inanan hiç kimsenin huzur içinde uyumasına izin vermiyor. Uçakların gökyüzünde bıraktığı izlerin sağlığa zararlı olduğu iddia ediliyor. Yetkililer bunu, küçük insan gruplarını tekrar tekrar zehirleyerek nüfusu kontrol altına almak için bilinçli olarak yapıyor. Bu olgunun elbette bilimsel bir açıklaması var ama komplo teorilerini sevenlerin kendi gerçekleri var. (Fotoğraf: Arpingstone/Wikimedia Commons). 
14. Yakında dünyadaki tüm insanlara mikroçipler yerleştirilecek. Bu basit yolla, hükümetler kelimenin tam anlamıyla hakkımızda her şeyi bilecek. Alışkanlıklarımızı öğrenebilecek, bizi takip edebilecek ve biz ilk belirtileri hissetmeden hastalıkları teşhis edebilecekler. Ve çiplerin gönderdiği elektriksel uyarılar eylemlerimizi kontrol edecek. Bu çipleri nasıl kuracağız? Bu kadar basit, her insan hayatında en az bir kez doktora gider ve bu cihazlar oraya yerleştirilecektir. Halihazırda hakkımızda bilgiler toplanıyor ve dev bir veri tabanında sadece bir sayı olduğumuzun farkında bile değiliz... (Fotoğraf: Amal Graafstra/CC BY-SA 2.0).
15. Titanik battı mı? Birçoğu bu devasa geminin hiç batmadığına inanıyor. Bunun sadece bir kaza olduğuna nasıl inanabilirsin? Böyle bir geminin bir buz parçasına çarpmadan parçalanması mümkün mü? Hayır, Titanik değildi. (Fotoğraf: F.G.O. Stuart/Wikimedia Commons) 
16. Komplo teorisyenleri öjeni ve genetiğin gizli bir amacının, yani insan kölelerinin yaratılmasının olduğuna inanırlar. Hükümetlerin ve endüstrinin düşünmeyen, yalnızca programlandıkları şeyleri yapan insanlara ihtiyacı var. İnsanların hiçbir şey düşünmemesi ve itiraz etmemesi çok kullanışlı, değil mi? Genetik ve öjeni onlara bu konuda yardımcı olacaktır. (Fotoğraf: Christoph Bock/CC BY-SA 3.0). 
17. Uzaylılarla temas uzun zamandır kurulmuştur. NASA yıllardır uzaylılarla iletişim kuruyor ancak bu bilgiyi hepimizden saklıyor. Çünkü dünya dışı uygarlıkların icatlarından faydalanabiliyorduk ve bu da iktidar çevreleri için kârsızdı. (Fotoğraf: NASA). 
18. Pek çok Amerikalı, sağlık reformu veya Obamacare'i uyguladığı için başkanlarından nefret ediyor. Komplo teorilerinin hayranları bunun bir nedenden dolayı yapıldığına inanıyor. Obamacare, belirli bir yaşın (uzmanlar 67'den sonra) üzerindeki kişilerin öldürülmesine gizlice yardım edecek. Yani Obamacare, ABD nüfusunu kontrol etmeye yönelik bir araçtan başka bir şey değil. (Fotoğraf: Larry Downing/Reuters) 
19. Lee Harvey Oswald elbette ABD Başkanı John F. Kennedy'ye suikast düzenlemedi. Vurulanlar ya Ruslardı, ya Kübalılar, ya mafya, hatta Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson. O günün trajik olayları ve sonrasında yaşananlar hakkında o kadar çok tutarsızlık ve belirsizlik var ki, bu, bugüne kadarki en popüler komplo teorisidir. (Fotoğraf: Walt Cisco/Dallas Sabah Haberleri) 
20. Özgür iradeniz olduğunu düşünüyor musunuz? Ne kadar yanıldığınızı hayal bile edemezsiniz... 50'li yıllarda, kişinin bilinçaltını etkilemenin bilinçaltı yöntemleri biliniyordu. Sadece televizyon izlediğini mi sanıyorsun? Hayır, hayır, tüm televizyon programları, çıplak gözle görülemeyen, kitle bilincini etkileyen, bizi manipüle eden ve yetkililerin istediklerine inanmaya zorlayan sözde 25. kareyi kullanıyor. (Fotoğraf: Glogger/CC BY-SA 3.0). Günümüzde kendinizle ilgili bilgileri tamamen gizlemek oldukça zordur, çünkü tek yapmanız gereken bir arama motoruna birkaç kelime yazmaktır - ve sırlar ortaya çıkar ve sırlar yüzeye çıkar. Bilimin gelişmesi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte saklambaç oyunu giderek zorlaşıyor. Tabii önceden daha kolaydı. Ve tarihte onun nasıl bir insan olduğunu ve nereden geldiğini bulmanın imkansız olduğu pek çok örnek var. İşte böyle gizemli vakalardan birkaçı.
15. Kaspar Hauser
26 Mayıs, Nürnberg, Almanya. 1828 Yaklaşık on yedi yaşında bir genç, Komutan von Wessenig'e hitaben yazılmış bir mektubu elinde tutarak sokaklarda amaçsızca dolaşıyor. Mektupta, çocuğun 1812'de eğitime alındığı, okuma yazma öğretildiği, ancak "kapıdan dışarı bir adım atmasına" asla izin verilmediği belirtiliyor. Çocuğun "babası gibi süvari" olması gerektiği, komutanın onu ya kabul edebileceği ya da asabileceği söylendi.
Titiz bir sorgulama sonucunda adının Kaspar Hauser olduğunu ve tüm yaşamını, içinde sadece bir kucak dolusu saman ve saman bulunan, 2 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğinde ve 1,5 metre yüksekliğinde “karanlık bir kafeste” geçirdiğini öğrendik. tahtadan oyulmuş üç oyuncak (iki at ve köpek). İhtiyaçlarını giderebilmesi için hücrenin zeminine bir delik açıldı. Dökümhane neredeyse hiç konuşmuyordu, su ve siyah ekmek dışında hiçbir şey yiyemiyordu, tüm insanlara oğlan, tüm hayvanlara ise at diyordu. Polis onun nereden geldiğini ve çocuğu vahşileştiren suçlunun kim olduğunu bulmaya çalıştı ama bulamadı. Sonraki birkaç yıl boyunca şu ya da bu kişi ona baktı, onu evlerine aldı ve onunla ilgilendi. 14 Aralık 1833'e kadar Kaspar göğsünden bıçaklanmış halde bulundu. Yakınlarda mor ipek bir cüzdan bulundu ve içinde yalnızca ayna görüntüsünde okunabilecek şekilde yapılmış bir not vardı. Şöyle yazıyordu:
"Hauser size tam olarak neye benzediğimi ve nereden geldiğimi anlatabilecek. Hauser'i rahatsız etmemek için size nereden geldiğimi kendim söylemek istiyorum _ _ Bavyera sınırından _ _ geldim. nehir _ _ sana adımı bile söyleyeceğim: M. L. O."
14. Woolpit'in Yeşil Çocukları
12. yüzyılda İngiltere'nin Suffolk ilçesindeki küçük Woolpit köyünde yaşadığınızı hayal edin. Tarlada hasat yaparken boş bir kurt deliğinde iki çocuğu toplanmış halde bulursunuz. Çocuklar anlaşılmaz bir dil konuşuyor, anlatılamaz kıyafetler giyiyorlar ama en ilginci tenlerinin yeşil olması. Onları evinize götürüyorsunuz ve orada yeşil fasulyeden başka bir şey yemeyi reddediyorlar.
Bir süre sonra bu çocuklar - erkek ve kız kardeşler - biraz İngilizce konuşmaya, fasulyeden daha fazlasını yemeye başlarlar ve ciltleri yavaş yavaş yeşil tonunu kaybeder. Çocuk hastalanır ve ölür. Hayatta kalan kız, babalarının sığırlarına baktıkları yeraltı "karanlık dünyası" olan "St. Martin's Land"den geldiklerini, ardından bir ses duyduklarını ve kendilerini bir kurt ininde bulduklarını anlatıyor. Yeraltı dünyasının sakinleri her zaman yeşil ve karanlıktır. İki versiyonu vardı: Ya bir peri masalıydı ya da çocuklar bakır madenlerinden kaçtı.
13. Somerton'lu Adam
1 Aralık 1948'de polis, Avustralya'daki Glenelg'deki (Adelaide'nin bir banliyösü) Somerton Plajı'nda bir adamın cesedini keşfetti. Giysilerindeki tüm etiketler kesilmişti, hiçbir belgesi ya da cüzdanı yoktu ve yüzü temiz bir şekilde tıraş edilmişti. Dişler bile tanımlanamadı. Yani tek bir ipucu bile yoktu.
Otopsinin ardından patolog, vücutta herhangi bir toksik madde izine rastlanmamasına rağmen "ölümün doğal sebeplerden kaynaklanmış olamayacağı" sonucuna vardı ve zehirlenme varsayımında bulundu. Doktor bu hipotez dışında ölüm nedeni hakkında daha fazla tahminde bulunamadı. Belki de tüm bu hikayedeki en gizemli şey, merhumun üzerinde Omar Hayyam'ın çok nadir bir baskısından koparılmış, üzerinde yalnızca iki kelimenin yazılı olduğu bir kağıt parçasının bulunmasıydı: Tamam Shud (“Tamam Shud”). Bu kelimeler Farsçadan “bitmiş” veya “tamamlanmış” olarak çevrilmiştir. Kurban kimliği belirlenemedi.
12. Taured'li Adam
1954'te Japonya'da, Tokyo'nun Haneda Havalimanı'nda binlerce yolcu işleri için koşuşturuyordu. Ancak bir yolcunun bunda yer almadığı görüldü. İş kıyafeti giymiş bu görünüşte normal adam, nedense havaalanı güvenliğinin dikkatini çekti, onu durdurdular ve sorular sormaya başladılar. Adam Fransızca cevap verdi ama aynı zamanda diğer birçok dili de akıcı bir şekilde konuşuyordu. Pasaportunda Japonya dahil birçok ülkeden pullar bulunuyordu. Ancak bu adamın Fransa ile İspanya arasında yer alan Taured adlı bir ülkeden geldiği iddia ediliyordu. Sorun, kendisine sunulan haritaların hiçbirinin bu yerde herhangi bir Taured'i göstermemesiydi; Andorra oradaydı. Bu gerçek adamı çok üzdü. Ülkesinin yüzyıllardır varlığını sürdürdüğünü, hatta pasaportunda bile damgasının bulunduğunu söyledi.
Cesareti kırılan havaalanı yetkilileri, adam hakkında daha fazla bilgi bulmaya çalışırken, adamı kapının önünde iki silahlı korumayla birlikte bir otel odasında bıraktı. Hiçbir şey bulamadılar. Onun için otele döndüklerinde adamın iz bırakmadan ortadan kaybolduğu ortaya çıktı. Kapı açılmadı, gardiyanlar odada herhangi bir ses veya hareket duymadı ve pencereden çıkamadı - çok yüksekti. Üstelik bu yolcunun tüm eşyaları havalimanı güvenlik binasında kaybolmuştu.
Basitçe söylemek gerekirse, adam uçuruma daldı ve geri dönmedi.
11. Bayan Büyükanne
1963'te John F. Kennedy'nin öldürülmesi birçok komplo teorisinin ortaya çıkmasına neden oldu ve bu olayın en mistik detaylarından biri de Lady Granny adlı bir kadının fotoğraflarında yer almasıdır. Bu paltolu ve güneş gözlüklü kadın bir sürü fotoğrafta yer alıyordu, üstelik kameraya sahip olduğunu ve olup biteni filme aldığını gösteriyorlar.
FBI onu bulmaya ve kimliğini belirlemeye çalıştı ama işe yaramadı. FBI daha sonra ondan video kasetini kanıt olarak sunmasını istedi ama kimse gelmedi. Bir düşünün: Bu kadın, gün ışığında, en az 32 tanığın gözü önünde (fotoğrafı ve videosu kendisi tarafından çekilmiş), bir cinayete tanık olmuş ve videoya kaydetmiş ama yine de hiç kimse, hatta FBI bile onu teşhis edemedi. Bu bir sır olarak kaldı.
10.DB Cooper
Olay, 24 Kasım 1971'de Portland Uluslararası Havaalanında, Dan Cooper adına belgeler kullanarak bilet satın alan bir adamın, elinde siyah bir evrak çantasıyla Seattle'a giden bir uçağa bindiği sırada meydana geldi. Cooper, kalkıştan sonra uçuş görevlisine evrak çantasında bomba bulunduğunu ve taleplerinin 200.000 dolar ve dört paraşüt olduğunu belirten bir not verdi. Uçuş görevlisi durumu pilota bildirdi, o da yetkililerle temasa geçti.
Seattle Havalimanı'na indikten sonra tüm yolcular serbest bırakıldı, Cooper'ın talepleri karşılanarak takas yapıldı ve ardından uçak tekrar havalandı. Sakin Cooper, Reno, Nevada üzerinden uçarken, yolcu kapısını açıp gece gökyüzüne atlarken, gemideki tüm personele oturmalarını emretti. Onu teşhis edebilecek çok sayıda tanığın bulunmasına rağmen “Cooper” hiçbir zaman bulunamadı. Paranın yalnızca küçük bir kısmı Vancouver, Washington'daki bir nehirde bulundu.
9. 21 yüzlü canavar
Mayıs 1984'te Ezaki Glico adlı bir Japon gıda şirketi bir sorunla karşılaştı. Başkanı Katsuhiza Yezaki fidye için evinden kaçırıldı ve bir süre terk edilmiş bir depoda tutuldu, ancak daha sonra kaçmayı başardı. Kısa bir süre sonra şirket, ürünlerin potasyum siyanür ile zehirlendiğini ve tüm ürünlerin gıda depolarından ve mağazalardan derhal geri çağrılmaması durumunda can kaybı yaşanacağını belirten bir mektup aldı. Şirketin zararı 21 milyon doları buldu, 450 kişi işini kaybetti. "21 yüzlü canavar" adını alan bir grup olan Bilinmeyenler, kendilerini bulamayan polise alaycı mektuplar gönderdi, hatta ipuçları bile verdi. Bir sonraki mesajda Glico'yu "affettikleri" ve zulmün durduğu yazıyordu.
Büyük bir şirketle oynamakla yetinmeyen Monster organizasyonunun gözü diğer şirketlerde: Morinaga ve diğer birkaç gıda şirketi. Aynı senaryoya göre hareket ettiler; yemeği zehirlemekle tehdit ettiler ama bu sefer para talep ettiler. Başarısız bir para takası operasyonu sırasında, bir polis memuru neredeyse suçlulardan birini yakalamayı başardı ama yine de onu serbest bıraktı. Bu olayı soruşturmakla görevli Başkomiser Yamamoto, bu utanca dayanamadı ve kendini yakarak intihar etti.
Kısa bir süre sonra "Canavar" medyaya son mesajını gönderdi, bir polis memurunun ölümüyle alay etti ve şu sözlerle bitirdi: "Biz kötü adamlarız. Bu, şirketleri taciz etmekten daha iyi işlerimiz olduğu anlamına geliyor. Kötü olmak, eğlenceli 21 yüzlü canavar." . Ve onlar hakkında başka hiçbir şey duyulmadı.
8. Demir Maskeli Adam
Cezaevi arşivlerinden "Demir Maskeli Adam"ın numarası 64389000 olarak belirlendi. 1669'da Louis XIV'in bakanı, Fransa'nın Pignerol kentindeki hapishanenin valisine, özel bir mahkumun yaklaştığını duyurduğu bir mektup gönderdi. Bakan, gizlice dinlenmeyi önlemek, bu mahkûmun her türlü temel ihtiyacını karşılamak ve son olarak, eğer mahkûm bundan başka bir şeyden söz ederse, onu tereddüt etmeden öldürmek için birkaç kapısı olan bir hücre inşa edilmesini emretti.
Bu hapishane, soylu ailelerin ve hükümetin "kara koyunlarını" hapsetmesiyle biliniyordu. "Maskenin" özel muamele görmesi dikkat çekicidir: Hücresi, diğer hapishane hücrelerinin aksine iyi döşenmişti ve hücresinin kapısında, mahkûmu çıkarması halinde onu öldürmesi emredilen iki asker görev başındaydı. demir maske. Hapis cezası, mahkumun 1703'teki ölümüne kadar sürdü. Kullandığı şeyler de aynı kaderi paylaştı: Mobilyalar ve kıyafetler yok edildi, hücrenin duvarları kazındı ve yıkandı, demir maske eridi.
Pek çok tarihçi, o zamandan bu yana, XIV. Louis'nin akrabası olup olmadığını ve hangi nedenlerle böylesine kıskanılacak bir kadere mahkum edildiğini öğrenmek amacıyla mahkumun kimliği üzerinde hararetli bir şekilde tartıştı.
7. Karındeşen Jack
Belki de tarihteki en ünlü ve gizemli seri katil olan Londra, ondan ilk kez 1888'de beş kadının öldürüldüğü zaman haberdar oldu (bazen on bir kurban olduğu söylense de). Kurbanların hepsi fahişe oldukları gerçeğiyle bağlantılıydı ve ayrıca hepsinin boğazları kesilmişti (vakalardan birinde kesik omurgaya kadar inmişti). Kurbanların hepsinin vücutlarından en az bir organı kesilmişti ve yüzleri ve vücut kısımları neredeyse tanınmayacak kadar parçalanmıştı.
En şüpheli olan şey ise bu kadınların bir acemi ya da amatör tarafından öldürülmemiş olması. Katil tam olarak nasıl ve nerede kesileceğini biliyordu ve anatomiyi de mükemmel biliyordu, pek çok kişi hemen katilin doktor olduğuna karar verdi. Polis, insanların polisi beceriksizlikle suçladığı yüzlerce mektup aldı ve görünüşe göre Karındeşen'in kendisinden "Cehennemden" imzalı mektuplar da vardı.
Ne çok sayıda şüpheli, ne de sayısız komplo teorisi olaya ışık tutamadı.
6. Ajan 355
ABD tarihindeki ilk casuslardan biri ve bir kadın casus, Amerikan Devrimi sırasında George Washington için çalışan ve Culper Ring casus örgütünün bir parçası olan Ajan 355'ti. Bu kadın, sabotaj ve pusu planları da dahil olmak üzere İngiliz ordusu ve taktikleri hakkında hayati bilgiler verdi ve o olmasaydı savaşın sonucu farklı olabilirdi.
İddiaya göre 1780'de tutuklandı ve bir hapishane gemisine gönderildi ve burada Robert Townsend Jr. adında bir erkek çocuk doğurdu. Biraz sonra öldü. Ancak tarihçiler, kadınların yüzen hapishanelere gönderilmediğini ve çocuk doğduğuna dair bir kanıt bulunmadığını belirterek bu hikayeye şüpheyle yaklaşıyor.
5. Zodyak Katili
Bilinmeyen bir diğer seri katil ise Zodiac'tır. Bu neredeyse bir Amerikalı Karındeşen Jack. Aralık 1968'de Kaliforniya'da iki genci yol kenarında vurarak öldürdü ve ertesi yıl beş kişiye daha saldırdı. Bunlardan sadece ikisi hayatta kaldı. Kurbanlardan biri, saldırganın, cellat kukuletalı bir pelerin giyen ve alnına beyaz bir haç boyalı, tabanca sallayan bir adam olduğunu söyledi.
Karındeşen Jack gibi Zodiac manyağı da basına mektuplar gönderdi. Aradaki fark, bunların çılgın tehditlerle birlikte şifreler ve kriptogramlar olmasıydı ve mektubun sonunda her zaman bir artı simgesi vardı. Ana şüpheli, Arthur Lee Allen adında bir adamdı, ancak ona karşı olan deliller yalnızca ikinci derecedendi ve suçu hiçbir zaman kanıtlanamadı. Ve kendisi de duruşmadan kısa bir süre önce doğal sebeplerden öldü. Zodyak kimdi? Cevap yok.
4. Bilinmeyen asi (Tank Adam)
Bir protestocunun tank sütununun karşısında yer aldığı bu fotoğraf, en ünlü savaş karşıtı fotoğraflardan biri ve aynı zamanda bir gizemi de içeriyor: Tank Adam adı verilen bu adamın kimliği hiçbir zaman belirlenemedi. Kimliği belirsiz bir isyancı, Haziran 1989'daki Tiananmen Meydanı isyanları sırasında tek başına bir tank sütununu yarım saat boyunca durdurdu.
Tank protestocudan kaçmayı başaramadı ve durdu. Bu, Tank Adam'ın tanka tırmanmasına ve havalandırma deliğinden mürettebatla konuşmasına neden oldu. Bir süre sonra protestocu tanktan inerek ayakta grevine devam ederek tankların ilerlemesini engelledi. Sonra mavili insanlar tarafından götürüldü. Ona ne olduğu bilinmiyor; hükümet tarafından mı öldürüldü, yoksa saklanmaya mı zorlandı?
3. Isdalen'li Kadın
1970 yılında Isdalen Vadisi'nde (Norveç) kısmen yanmış çıplak bir kadın cesedi bulundu. Üzerinde bir düzineden fazla uyku ilacı, bir beslenme çantası, boş bir içki şişesi ve benzin kokan plastik şişeler bulundu. Kadında ciddi yanıklar ve karbon monoksit zehirlenmesi yaşandı, içinde 50 adet uyku hapı bulundu ve boynundan vurulmuş olabileceği belirtildi. Parmak izlerinden kimliğinin tespit edilememesi için parmaklarının uçları kesildi. Polis yakındaki bir tren istasyonunda onun bagajını bulduğunda, kıyafetlerin üzerindeki tüm etiketlerin de kesilmiş olduğu ortaya çıktı.
Daha fazla araştırma yapıldığında, merhumun toplam dokuz takma isme, farklı peruklardan oluşan bir koleksiyona ve şüpheli günlüklerden oluşan bir koleksiyona sahip olduğu ortaya çıktı. Ayrıca dört dil konuşuyordu. Ancak bu bilgi kadının kimliğinin belirlenmesine pek yardımcı olmadı. Kısa bir süre sonra, şık kıyafetler giymiş bir kadının istasyondan yol boyunca, ardından siyah paltolu iki adamın 5 gün sonra cesedin bulunduğu yere doğru yürüdüğünü gören bir tanık bulundu.
Ancak bu kanıt pek yardımcı olmadı.
2. Sırıtan Adam
Genellikle paranormal olayları ciddiye almak zordur ve bu türden neredeyse tüm olaylar neredeyse anında açığa çıkar. Ancak bu davanın farklı bir türü olduğu görülüyor. 1966'da New Jersey'de iki çocuk gece vakti yol boyunca bariyere doğru yürüyorlardı ve içlerinden biri çitin arkasında bir figür fark etti. Yüksek figür, fener ışığında parıldayan yeşil bir takım elbise giymişti. Yaratığın geniş bir sırıtması ya da sırıtması ve korkmuş çocukları bakışlarıyla sürekli takip eden küçük dikenli gözleri vardı. Daha sonra çocuklar ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak sorgulandı ve hikayeleri tam olarak eşleşti.
Bir süre sonra, böylesine tuhaf bir Sırıtan Adam'ın raporları Batı Virginia'da çok sayıda ve farklı kişilerden yeniden ortaya çıktı. Sırıtan onlardan biriyle, Woodrow Dereberger'le bile konuştu. Kendisini "Indrid Cold" olarak tanıttı ve bölgede tanımlanamayan uçan cisimlere ilişkin herhangi bir rapor olup olmadığını sordu. Genel olarak Woodrow üzerinde silinmez bir izlenim bıraktı. Daha sonra bu paranormal varlıkla, tamamen ortadan kayboluncaya kadar orada burada karşılaşılmaya devam edildi.
1.Rasputin
Belki de başka hiçbir tarihi figür, gizem derecesi açısından Grigory Rasputin ile kıyaslanamaz. Kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmemize rağmen kişiliği söylentiler, efsaneler ve tasavvufla çevrilidir ve hala bir sırdır. Rasputin, Ocak 1869'da Sibirya'da köylü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi; burada dindar bir gezgin ve "şifacı" oldu ve belirli bir tanrının kendisine vizyonlar verdiğini iddia etti. Bir dizi tartışmalı ve tuhaf olay, Rasputin'in kendisini şifacı olarak kraliyet ailesinde bulmasına yol açtı. Hemofili hastası olan ve bir şekilde başarılı olduğu Tsarevich Alexei'yi tedavi etmeye davet edildi ve sonuç olarak kraliyet ailesi üzerinde muazzam bir güç ve nüfuz kazandı.
Yolsuzluk ve kötülükle ilişkilendirilen Rasputin, sayısız başarısız suikast girişimine maruz kaldı. Ya önüne dilenci kılığında bıçaklı bir kadın gönderip neredeyse karnını deşeceklerdi, ya da ünlü bir siyasetçinin evine davet edip orada içkisine siyanür karıştırıp zehirlemeye çalışacaklardı. Ama bu da işe yaramadı! Sonunda vuruldu. Katiller cesedi çarşaflara sararak buzlu nehre attılar. Daha sonra Rasputin'in kurşunlardan değil hipotermiden öldüğü ve hatta neredeyse kozasından çıkabildiği ortaya çıktı, ancak bu sefer şans ona gülümsemedi.