Hissetmek kelimesi nasıl okunur? Çeviri ve transkripsiyon, telaffuz, ifadeler ve cümleleri hissedin

fiil
1. hissetmek
2. palpe edin; dokunma, hissetme;
  bir bıçağın kenarını hissetmek;
  nabzını hissetmek dokunmak nabız; mecazi olarak birininkini bulmaya çalış arzular, niyetler vb.; palpe edin;
  Kullanım örnekleri
  1. Sadece hissetmek bir kez." Bunu hissettim.
  2. beceriksizce, dokunarak arama yapın;
    cebinde aramak için cebinde hissetmek;
    kişinin yolunu hissetmek; mecazi olarak dikkatli davranın; toprağı araştırın, durumu öğrenin
    Kullanım örnekleri
    1. Biraz dalgın bir şekilde O"Brien keçe cebinden ikisini çıkardı ve sonra deri kaplı küçük bir defter ve altın renkli bir mürekkepli kalem çıkardı.
      
      O'Brien dalgın dalgın iki cebini karıştırdı, sonra deri bir defter ve altın mürekkepli bir kalem çıkardı.
      1984. Hayvan Çiftliği. George Orwell, sayfa 154
    2. Köşk gibi olan perdeleri kenara ittik. keçe Elektrik ışık düğmelerinin olduğu sayısız metrelerce karanlık duvarın üzerinden geçtim - bir keresinde hayalet bir piyanonun tuşlarına bir tür su sıçratarak yuvarlandım.
      
      Çadır zeminine benzeyen perdeleri araladık, ellerimizi karanlık duvarların yüzeyinde gezdirerek ışık anahtarlarını aradık; Bir keresinde karanlıkta açık bir piyanoya çarptım ve oradan uyumsuz sesler fışkırdı.
      Muhteşem Gatsby. Francis Scott Fitzgerald, sayfa 111
    3. BEN keçe birbiri ardına ceplerinde.
      
      Kaptanın ceplerini tek tek aradım.
      Hazine Adası. Robert Louis Stevenson, sayfa 22
  3. hissetmek;
    sıcağı hissetmek (soğuk)
  4. keskin veya ince bir şekilde algılamak, (bir şeye karşı) duyarlı olmak;
    güzelliği hissetmek (şiir) güzelliği hissetmek (şiir);
    gemi dümenini hissediyor
  5. endişelenmek;
    bir arkadaşının ölümünü hissetmek
  6. Bileşik nominal yüklemde bağlantı fiili: a> hissetmek;
    Sıcak hissediyorum (soğuk)
    iyi hissetmek (kötü) iyi hissetmek (kötü);
    düşük hissetmek;
    iyileşmek için kendini tam olarak hissetmek, kendine gelmek;
    kızgın hissetmek;
    emin olmak;
    yorgun hissetmek;
    aç hissediyor musun? aç mısın?; b> bir his ver;
    elin soğuk hissediyor
    kadife yumuşak bir his verir kadife dokunuşu yumuşaktır
  7. inan, say;
    Bunu görevim olarak hissediyorum;
    söylemek zorunda hissetmek
  8. bir önseziye sahip olmak
    Kullanım örnekleri
    1. Sonunda ben neyim keçe Sanki bizim Jane'e haber verip evde olup olmadığına bakmak istedim.
      
      Ve sonunda eve dönüp dönmediğini öğrenmek için bir kez daha Jane'i telefonla aramak istedim.
      Çavdar Tarlasındaki Avcı. Jerome D. Salinger, sayfa 152
  9. askeri, konuşma dilinde - “araştırmak”; keşif yapmak;
    hakkında hissetmek a> dokunarak hareket ettirin; b> beceriksizce el yordamıyla (için);
    hissetmek a> sempati duymak;
    Senin için gerçekten üzülüyorum; b> okşamak;
    yapabilecek kadar iyi hissetmek;
    (birinin) hissini paylaşarak hissetmek; sempati duymak; empati kurun;
    hissetmek (yemek vb.) eğilimli olmak, istemek (yemek vb.);
    öyle bir duyguya kapılmak Açık Amerikan, ABD'de kullanılıyor birine yardım etme arzusunu hissetmek;
    yağmur gibi geliyor;
    güçlü bir öfke duygusu hissetmek üzere olmak, karşı çıkmak;
    ayaklarınızın (veya bacaklarınızın) ayaklarınızın altındaki zemini hissettiğini hissetmek;
    kesinlikle emin olmak için iliklerine kadar hissetmek;
    bu konuda ne hissediyorsun? Bu konuda ne hissediyorsun?
    Kullanım örnekleri
    1. İlk başta taş kaldırımda korkunç bir kıvılcımdan başka bir şey değildi. Sonra sarı bir çizgiye dönüşene kadar uzadı ve sonra hiçbir uyarı ya da ses olmadan bir yarık açıldı ve bir el belirdi, beyaz, neredeyse kadınsı bir el. keçe küçük ışık alanının tam ortasında. Bir dakika veya daha uzun bir süre boyunca el, kıvranan parmaklarıyla yerden dışarı fırladı. Sonra göründüğü gibi aniden geri çekildi ve taşların arasında bir çatlağı işaret eden tek korkunç kıvılcım dışında her şey yeniden karanlıktı.
      
      İlk başta döşeme levhaları arasındaki boşlukta titreşen zayıf bir kıvılcımdı. Kısa sürede bu kıvılcım sarı bir şerite dönüştü. Sonra, hiç ses çıkarmadan, yerde bir delik belirdi ve aydınlatılmış alanın tam ortasında, bir nesneyi yoklamaya çalışıyormuş gibi görünen beyaz, kadınsı bir el belirdi. Bir dakika boyunca, hareketli parmaklara sahip bu el yerden dışarı çıktı. Sonra ortaya çıktığı gibi aniden ortadan kayboldu ve her şey yeniden karanlığa gömüldü; iki levha arasındaki dar aralıktan yalnızca zayıf bir ışık sızıyordu.
      Sherlock Holmes'un Maceraları. Kızıllar Birliği. Arthur Conan Doyle, sayfa 20
3. isim
  1. dokunmak; duyum;
    dokunulduğunda soğuk;
    serinlik hissi bir şeye dokunmaktan dolayı soğukluk hissi. veya
    hissederek
  2. yetenek; tatmak
    Kullanım örnekleri
    1. Muhtemelen şu anda kendini suçlu hissediyorsun
      "Ekran izleyen çocuklarla ilgili üç endişe - ve bunların neden asılsız olduğu. Sara DeWitt" videosunun altyazıları, sayfa 4
    2. hatırlıyorum keçeŞu anda, tam güvenliğin eşiğindeyken, bu gizemli ölümün - ışığın geçişi kadar hızlı - silindirin etrafındaki çukurdan peşimden sıçrayacağına ve bana çarpacağına dair benimle oynanan olağanüstü bir iknaydı. aşağı. ALTINCI BÖLÜM CHOBHAM YOLUNDA HEAT-RAY
      
      Birisinin benimle oynadığını hissettiğimi hatırlıyorum; şimdi, neredeyse güvendeyken, gizemli bir ölüm, bir ateş parıltısı gibi, aniden silindirin bulunduğu karanlık çukurdan dışarı fırlayacak ve beni yok edecek. nokta. 6. Chobham Yolu üzerindeki ısı ışını
      Dünyalar Savaşı. Herbert Wells, sayfa 21

Favorilere ekle Yer işaretlerinden kaldır

düzensiz fiil

hissetmek - hissettim - hissettim

hissetmek (hissedin, görünün)
saymak (İnan, düşün, ilişkilendir, say, say)
sempati duymak
hissetmek (hissetmek)
hissetmek
dokunmak (hissetmek)
hissetmek
deneyim (hissetmek, deneyimlemek)
bir önseziye sahip olmak
dokunmak
becerememe
sonda

isim

his (duygu, fikir)
dokunmak

Çoğul sayı: hissediyor.

Fiil formları

Cümleler

hissetmekşiddetle
güçlü hissetmek

hissetmekısı
sıcak hissetmek

hissetmek onun için
ona sempati duymak

hissetmek dip yok
dibini bul

hissetmek bir nabız
nabzını hisset

hissetmek bir anlam
hissi hisset

hissetmek an
anı hisset

hissetmek tehlike
tehlikeyi öngörmek

aşina hissetmek
tanıdık duygu

ılık hissetmek
sıcak duygu

Teklifler

yapmıyorum hissetmekşimdi iyi.
Şimdi kendimi iyi hissetmiyorum.

BEN hissetmek aynısı.
Ben de aynı şekilde hissediyorum.

O kadar uzun yıllar başkan olarak çalıştım ki hissetmek Artık istifa etmemin zamanı geldi.
O kadar uzun yıllardır başkanlık yapıyorum ki artık istifa etmemin zamanının geldiğini hissediyorum.

Bu sabah hava güzel ve ben hissetmek yürüyüş gibi.
Hava açık ve ben yürüyüşe çıkmak istiyorum.

Yüksek oksijen yüzdesi insanları hissetmek enerjik ve canlı.
Yüksek oranda oksijen insanı canlı ve enerjik kılar.

Nasıl hissetmek eve dönmek mi?
Eve dönmek nasıl bir duygu?

BEN hissetmek sanki bir şeyi unutuyormuşum gibi.
Sanırım bir şeyi unuttum.

yapmıyorum hissetmek ikisini de oynamak gibi.
Ben de oynamak istemiyorum.

BEN hissetmek sanki seni hayal kırıklığına uğratmışım gibi.
Seni hayal kırıklığına uğratmışım gibi hissediyorum.

BEN hissetmek sanki üşütüyorum.
Üşüdüğümü hissediyorum.

O hissediyor Gitar çalarken rahatlıyor.
Gitar çalarken rahatlıyor.

O hissediyor bugün çok daha iyi.
Bugün kendini çok daha iyi hissediyor.

Karanlıkta sürüş hissediyor uçmak gibi!
Karanlıkta araba kullanmak uçmak gibidir!

Tom şunu söyledi hissediyor bugün çok daha iyi.
Tom bugün kendisini çok daha iyi hissettiğini söyledi.

annem hissediyor daha iyi.
Annem kendini daha iyi hissediyor.

Bunu yapan tek kişi sen değilsin hissediyor bu taraftan.
Böyle düşünen tek kişi sen değilsin.

Bu duvar hissediyorçok soğuk.
Bu duvar dokunulamayacak kadar soğuk.

Bu tuvalet kağıdı hissediyor zımpara kağıdı gibi.
Bu tuvalet kağıdı zımpara kağıdı gibi hissettiriyor.

O hissediyorçok mutlu.
Kendini çok mutlu hissediyor.

bunu yapan tek kişi ben değilim hissediyor bu taraftan.
Böyle düşünen tek kişi ben değilim.

BEN keçe kötü.
Üzgündüm.

Tom keçeçok yalnız.
Tom kendini çok yalnız hissetti.

hepimiz keçe Tom için üzgünüm.
Hepimiz Tom için üzüldük.

Tom sobanın tam önünde dururken bile hâlâ keçe soğuk.
Tom sobanın hemen önünde dururken bile donmaya devam etti.

Tom keçe Mary'ye bir açıklama borçluydu.
Tom Mary'ye bir açıklama borçlu olduğunu hissetti.

Birdenbire, ben keçe midemde keskin bir ağrı.
Bir anda midemde keskin bir acı hissettim.

O keçe ne yaptığını söylemekten utanmamak gerek.
Söylediklerini söylemekten hiç utanmıyordu.

Seninle tanışmadan önce hiç keçe Bu taraftan.
Seninle tanışmadan önce bunu hiç yaşamamıştım.

Tom keçe biraz yorgunum.
Tom biraz yorgun hissetti.

BEN keçe dün gece yorgundum.
Dün gece kendimi yorgun hissettim.

HİSSETMEK
Çeviri:

hissetmek (fi:l)

1.v (keçe)

1) hissetmek; dokunma, hissetme;

bir bıçağın kenarını hissetmek;

nabzını hissetmek dokunmak nabız; trans. birininkini bulmaya çalış Arzular, niyetler vb. ; sonda

2) hissetmek;

sıcağı hissetmek (soğuk)

3) hissetmek

4) baharatlı veya incelikle algılamak, duyarlı olmak ( -);

güzelliği hissetmek (şiir)

5) endişe;

bir arkadaşının ölümünü hissetmek

6) araştırma, dokunarak arama;

cebinde arama yapmak ( karışmak) cebinizde;

birinin yolunu hissetmek

7) Bileşik nominal yüklemde bağlantı fiili:

1) kendinizi hissedin;

Sıcak hissediyorum (soğuk)

iyi hissetmek (kötü)

düşük hissetmek;

iyileşmek için kendini tam olarak hissetmek, kendine gelmek;

kızgın hissetmek;

emin olmak;

yorgun hissetmek;

aç hissediyor musun? aç mısın?;

2) bir his vermek;

elin soğuk hissediyor

kadife yumuşak bir his verir kadife dokunuşu yumuşaktır

8) inan, say;

Bunu görevim olarak hissediyorum;

söylemek zorunda hissetmek

9) bir duyguya sahip olmak

10) askeri

ayrışma

“araştırmak”; izci

hakkında hissetmek

a) dokunarak hareket ettirin; b) beceriksizce davranmak, el yordamıyla (için);"

iyi hissetmeköğrenmek, öğrenmek; ◊ iyi hissetmek

yapabilmek

istemek (yemek vb.) istemek (yemek vb.);

öyle bir duyguya kapılmak Amerika'da. veya birisiyle dalga geçme arzusunu hissetmek;

öfke duygusunu yaşamak üzere olmak üzere olmak, karşı çıkmak;

ayaklarını hissetmek (

bacaklar) ayaklarınızın altındaki toprağı hissetmek; kendinize güvenin;

tamamen kendinden emin olmayı iliklerinde hissetmek;

bu konuda ne hissediyorsun? Bu konuda ne hissediyorsun?

2.n veya 1) dokunma; duyum;

dokunulduğunda soğuk;

serinlik hissi bir şeye dokunmaktan dolayı soğukluk hissi.

bir şeye;	hissederek
2) içgüdü; tatmak hissetmek HİSSETMEK	Çeviri ve kullanım örnekleri - öneriler
Mültecilerin ülkenin her yerine geri dönüşünü destekleme konusunda kaydedilen genel ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz ve ülkeyi terk etmek zorunda kalan herkesin yapması gereken en önemli ilkeyi yeniden teyit ediyoruz. hissetmek evlerine dönmekte özgür ve güvenli,	Mültecilerin ülkenin her yerine geri dönüşünü kolaylaştırma konusunda kaydedilen genel ilerlemeyi memnuniyetle karşılayarak ve evlerinden kaçmak zorunda kalan herkesin evlerine özgürce ve güvenlik içinde dönebileceklerini hissetmeleri gerektiği yönündeki temel ilkeyi yeniden teyit ederek,
Evet dostum, sen hissetmekçok daha yumuşak.	Evet dostum, eriyip gidiyorsun.
yapmıyorum hissetmek Frankie bir şeylerin peşindeydi... - Yapabilirdim	o-- Ve ne olduğunu bulmam gerekiyordu.
Frankie bir şeylerin peşindeydi, bunu hissedebiliyordum ve ne olduğunu bulmam gerekiyordu. hissetmek ?	çok iyi.
Ve ben de aynı şekilde hissediyorum. hissetmek Bu seni nasıl biri yapar?	Lütfen ona kendini iyi hissettirin.
Scott yapar hissetmek Isaac, Erica ve Boyd'a karşı çok korumacı çünkü onlarla gerçekten bağ kurabiliyor.	Lütfen onlara söylemeyin. Scott, Isaac, Erica ve Boyd'u korumak istiyor çünkü onlarla bir bağ görüyor.
O seni yapar hissetmek Sanki sana bir çeşit hediye veriyormuş gibi, yaptığı tek şey seni bir grup bekçi köpeğine dönüştürmek!	Görünüşe göre sana bir hediye veriyor ama gerçekte seni sadece bekçi köpeğine dönüştürüyor.
BEN hissetmek sanki onu tanıyormuşum gibi.	Onu tanıdığımı hissediyorum.
ben sadece hissetmekşimdi tam bir aptal gibi.	Artık kendimi aptal gibi hissediyorum.
ben sadece hissetmek sanki oradaki zamanım bitti.	Oradaki zamanım bitmiş gibi hissediyorum.
Seni bilmem ama ben hissetmek sanki gidip onu aramam gerekiyormuş gibi.	Seni bilmem ama gidip ona bakmam gerektiğini hissediyorum.
Yapmıyorum... Yapmıyorum hissetmek Johnny'nin yanındayken rahatım.	Ben... onun orada Johnny'yle birlikte olması fikrinden rahatsız oluyorum.
BEN hissetmek sanki başka bir gezegendeymişim gibi.	Sanki başka bir gezegendeymişim gibi geliyor.
BEN hissetmek Sanki bir tür rüyaya ya da kabusa girmişim gibi ve hiç kimsenin, hiç kimsenin bir cevabı yok.	Sanki bir tür rüyanın ya da kabusun içinde yürüyormuşum gibi ve kimsenin bir cevabı yok.

Çeviri:

1. (fi:l) N

1. dokunma

soğuktan (pürüzsüz) ~ - soğuğa (pürüzsüz, yumuşak) dokunuşa

izin ver bir ~ - izin ver dokunayım / hissedeyim /

kumaş pürüzlü ve pürüzlüydü ~ - kumaş pürüzlü ve pürüzlüydü

~ - dokunuşla

İpek olduğunu söyleyebilirim ~ - Dokunarak ipek olduğunu söyleyebilirim

2. duyum

bunun yapışkan (yağlı) bir sapı var ~ - bu tutamacın yapışkan (yağlı)

bir sivrisineğin ısırığı ~ - bir sivrisinek ısırığı hissi

büyük bir sevinç yaşadı - büyük bir sevinç duydu

3. duygu, yetenek

iyi şiire eğilimi var - iyi şiiri hissediyor

~'yi almak için - bir şeye alışmak; bir şeyler öğren

Eğer pratik yapmaya devam ederseniz, kısa sürede alışacaksınız - eğer pratik yapmaya devam ederseniz, kısa sürede alışacaksınız.

4. ortam, atmosfer

fabrikanın sade bir ortamı vardı ~ - fabrikada resmi olmayan bir atmosfer vardı

Burası eski bir İngiliz barının havasına sahip - burada hüküm süren eski bir İngiliz barının atmosferi

2. (fi:l) v(keçe)

1. 1) dokunma, hissetme, hissetme

Körler nesneleri onlara dokunarak tanırlar - Körler nesneleri dokunarak tanırlar

~ bu bıçağın kenarı ne kadar keskin - bıçağın ne kadar keskin olduğuna dokunun

~ suyun yeterince sıcak olup olmadığı - suyun yeterince sıcak olup olmadığını görmeye çalışın

~ ellerim ne kadar soğuk! - ellerimin ne kadar soğuk olduğunu hisset!

doktor nabzımı hissetti - doktor nabzımı hissetti

2) karıştırma, dokunarak arama ( vesaire.~ hakkında, ~ civarında)

çantasını yokladı ve içinden bir kuruş çıkardı - cüzdanını karıştırdı ve bir kuruş çıkardı

sağ ayağıyla sandalyenin altını yokladı ve ayakkabısının içine girdi - sağ ayağıyla sandalyenin altını yokladı ve ayakkabısının içine girdi

kapıyı bulana kadar duvarı yokladı - kapıya ulaşana kadar duvar boyunca el yordamıyla yolunu buldu

bir kutu kibrit için birinin cebinde ~ (yaklaşık) - cebinizde bir kutu kibrit arayın

~'e kadar - bir şeyi el yordamıyla aramak, bir şey aramak. dokunarak

kör adam sopasıyla kaldırımı yokladı - kör adam sopayla kaldırımın kenarını yoklamaya çalıştı

zorluklarımıza bir cevap bulmak için ortalıkta dolaşıyoruz - zor bir durumdan çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz

~'e kadar - bir şey ara. dokunarak

~ kişinin yoluna - a) el yordamıyla yaklaşmak, yolu hissetmek b) dikkatli / ihtiyatlı davranmak /

2. 1) hissetmek, hissetmek

~e kadar ayağının altında - bir şeye basmak.

karanlıkta varlığını hissetmek - birinin karanlıkta varlığını hissetmek

~ acımak - birisi için üzülmek, birisi için üzülmek; anlayış göstermek

ruh halini değiştirmek - birinin ruh halindeki değişikliği hissetmek

ıslak dalın soğuk dokunuşunu hissetti - ıslak dalın soğuk dokunuşunu hissetti / hissetti

Zeminin titrediğini hissettim - Zeminin titrediğini hissettim

kapıyı kapat lütfen, ben ~ cereyan - lütfen kapıyı kapat, burada cereyan var / esiyor /

aç olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyor - aç olmanın ne demek olduğunu biliyor

On yaş daha gençim - on yaş daha genç hissediyorum

tam olarak kendisi değil - kendini yabancı hissediyor

2) bir şeyin (hoş olmayan) etkilerini deneyimlemek.

~ sıcağa (soğuğa) - sıcağa (soğuğa) dayanmakta zorluk çekiyorum

liköre - alkolün etkilerini hissetmek, sarhoş hissetmek

~ bir kazanın etkisine - bir kazanın sonuçlarını deneyimlemek

~ sanki / sanki/ ... - sanki... gibi bir his var; ≅ görünmek

sanki kafası patlıyormuş gibi hissetti - ona kafası yarılıyormuş gibi geldi

bacağım kırılmış gibi, ben ~ sanki bacağım kırılmış gibi - sanki bacağım kırılmış gibi

3. deneyim, deneyim

o arkadaşının ölümü - arkadaşının ölümünü yaşıyor

bazı insanlar bunu yapamaz ~ bazı insanlar deneyimlemeyi beceremez

~ derinden bir hakarete - derinden / şiddetli bir şekilde / bir hakarete maruz kalmak

4. algılamak, anlamak

~ manzaranın güzelliğini keskin bir şekilde hissetmek - manzaranın güzelliğini keskin bir şekilde hissetmek

~ müzik (şiir) derinden - derinden hissetmek / anlamak / müzik (şiir)

5.1) farkında olun

söylenenlerin doğruluğunu hissetti - söylenenlerin doğruluğunun farkındaydı

birinin argümanlarının gücüne ~ birinin argümanlarının gücünün farkına varmak

Onun doğruyu söylediğini düşünüyorum - doğruyu söylediğini hissediyorum

mantıksız olduğu düşünülüyordu - mantıksız olduğuna inanılıyordu

Şu anda daha fazla bir şey söylememem gerektiğini düşünüyorum - artık daha fazla bir şey söylememem gerektiğine inanıyorum

Müdahale etmenin gerekli olduğunu hissettim - Müdahale etmeyi gerekli buldum

böyle bir planın mantıksız olacağını düşünüyordu - böyle bir planın mantıksız olduğunu düşünüyordu

~ bunu yapmakta özgür olmak. - bunu yapmaktan çekinme.

lütfen ~ öneride bulunmakta özgürsünüz - lütfen öneride bulunun, çekinmeyin

6. bir önseziye sahip olmak

Bir felaket olacağını hissettim - Bir talihsizliğin olacağına dair bir önsezim vardı

Yapabilirim ~ kış geliyor - kışın yaklaştığını hissediyorum

~e kadar kişinin kemiklerinde - içgüdüsel olarak bir şeyi önceden görmek ( öyle yapmak yaklaşan)

başaracağını iliklerinde hissetti - başaracağından hiç şüphesi yoktu

7. askeri ayrışma keşif yapmak, "araştırmak"

1. 1) ~ için ~ anlayış göstermek

Ben ~ senin için derinden - sana derinden sempati duyuyorum

~ ihtiyacı olan insanlar için - ihtiyacı olanlar için üzülün

2) ~ ile olmak birine sempati duymak, birininkini paylaşmak duygular

2. ~ kadar(yapmak)smth. bunu yapabilmek

Şu anda yürüyemiyorum - şimdi yürüyemiyorum

3. ~beğenmek(yapmak)smth. meyilli olmak, sahip olmak, bir şeyi yapma arzusunu hissetmek.

Bir fincan çayı severim - bir fincan çay içerim

Yürüyüş yapmayı seviyorum - yürüyüşe çıkmak istiyorum

o yalnız olmayı seviyor - kalmak / yalnız olmak / yalnız kalmak istiyor

Yemek yemeyi sevmiyorum - yemek yemek istemiyorum

eğer beğendiyseniz - eğer onu çok istiyorsanız

4. ~ hoşlanmak bir şeyin izlenimini vermek, bir şeye benzemek.

ahşaba benziyor (cam, kadife) - ahşaba benziyor (cam, kadife)

tekrar evde olmak nasıl bir şey? - (uzun bir aradan sonra) kendinizi evinizde nasıl hissediyorsunuz?; Eve gelmekle kıyaslanacak ne var?

yağmur gibi - yağmur yağacak gibi görünüyor

bileşik nominal yüklemde bağlantı fiili olarak

1. olmak durum, his

to ~ hasta - hasta olmak, hasta olmak

to ~ yorgun - yorulmak, yorgun hissetmek

ayağım daha iyi - ayağım daha az ağrıyor

~ boşaltmak - aç olmak; aç hissetmek

~ iyi olmak - harika hissetmek

~ düşük - kötü hissetmek, depresif bir ruh hali içinde olmak

Ben ~ üşüyorum (sıcak) - üşüyorum (sıcak)

üzgün hissetti - üzgündü

2. sansasyon yaratmak, etki bırakmak

hava sıcaktı - hava sıcaktı

elin ne kadar soğuk - elin ne kadar soğuk

kumaş yumuşak ve ipeksi - kumaş dokunuşta yumuşak ve ipeksi bir his veriyor

oda nemli - oda nemli

yük bana ağır - bana göre yük oldukça ağır

İçeren kelimelerin çevirisi bir şeye;, İngilizce'den Rusça'ya

Akademisyenin genel rehberliğinde yeni büyük İngilizce-Rusça sözlük. Yu.D. Apresyan

duyarga

Çeviri:

(ʹfi:lə) N

1. santimetre. hisset II + -er

2. hayvanat bahçesi. dokunaç, anten; anten

3. deneme topu; toprak sondajı

onun sözleri bir ~ anlamına geliyordu - sözlerinin amacı toprağı araştırmaktı

ileri sürmek / göndermek, atmak / ~ - toprağı araştırmak, bir deneme balonu fırlatmak; olta atmak

4. askeri

1) izci

2) askeri istihbarat teşkilatı

5. onlar. seviye çubuğu; cılız

his

Çeviri:

1. (ʹfi:lıŋ) N

1. 1) duyum, duygu, bilinç

~ güvenlik (yaralanma) - güvenlik duygusu (kızgınlık)

~ soğuk (rahatsızlıktan, acıdan, açlıktan)- soğukluk hissi (utanç, acı, açlık)

ani darbe onun her şeyini kaybetmesine neden oldu ~ - ani darbe onun tamamen bilincini kaybetmesine neden oldu

2) hassasiyet

Kolumda ~ yok - elim uyuştu

Bacağımda ~ yok - bacağım uyuşmuş

~ hissi - dokunma hissi

3) duygu

~ KOBİ'lerin cepleri - hissetmek / aramak / birinin ceplerini

2. 1) duygu, duygu

a ~ gurur (sevinç, şükran) - gurur duygusu (sevinç, şükran)

~ - duygusal bir adam veya duygusal kişi

ölmek / kaybolmak / herkes için ~ - duyarsız / kalpsiz, duygusuz olmak /

~ ile konuşmak - duyguyla konuşmak /duygusal olarak/

2) sıradan lütfen duygular; deneyimler

akıl yerine duygulara hitap etmek - mantık yerine duygulara hitap etmek

karışık ~'lara sahip olmak - çift / karışık / duygu deneyimlemek ( sevinçler ve pişmanlıklar vb.)

güçlü ~lara sahip olmak - şunu al. kalbime yakın

güçlü yanları var... - onun hakkında sakince konuşamıyor...

incitmek smb."s ~s - birini kırmak, birinin gururunu incitmek

birinin ~'lerini rahatlatmak - rahatlatmak / rahatlatmak / ruhu

sohbet onun rahatlamasına yardımcı oldu - sohbet onun ruhunun rahatlamasına yardımcı oldu

birinin ~'lerini kontrol etmek - kendini kontrol etmek, kendini kontrol etmek

3) sempati, sempati; nezaket

Başkalarının acılarına fazla sempati göstermemek - Başkalarının acılarına sempati göstermemek

~'ye sahip olmamak - birine sempati duymamak, birine kayıtsız kalmak.

3. heyecan, heyecan

O zamanlar çok yüksekti - o zamanlar tutkular alevlendi

konuşma her tarafta güçlü bir heyecan uyandırdı - konuşma orada bulunan herkesi derinden heyecanlandırdı

Bana saldırısı hakkında hiçbir fikrim yok - Saldırılarından dolayı ona kızgın değilim

bir ~'i eğlendirmek için. - ≅ birine karşı kin beslemek.

4. görüş; izlenim

son keşiflerle ilgili görüşlerini dile getirdi - son keşiflerle ilgili görüşlerini dile getirdi

Bu sorudaki genel ~ nedir? - Bu konuya yönelik tutum nedir?; herkes bu konuda ne düşünüyor/söyleiyor/ne düşünüyor?

5. algı, anlayış ( sanat, güzellik vb.)

güzellik için derin bir ~'ye sahip olmak - güzelliği derinden hissetmek

dil konusunda iyi bir yeteneği var - çok iyi bir dil anlayışı var

6. (duygusal) atmosfer; mod

burası perili bir eve benziyor - görünüşe göre bu ev hayaletlerle dolu

yeni resmi ~ ile dolu - yeni resmi (yazılı) harika bir ruh hali ile

piyanoyu ~ ile çalmak - (piyanoda) duyguyla / coşkuyla çalmak /

7. önsezi

onda öyle bir şey vardı ki. olacaktı - hissetti / önsezisi vardı / bir şeyler olacağını hissediyordu

Bir tehlike yaşadım - (yaklaşan) bir tehlike hissine kapıldım

♢ iyi ~ - samimiyet, iyi niyet, iyi duygular

hasta ~ - düşmanlık, düşmanlık

iyi (hasta) katlanmak ~ - iyi (düşmanca) duygular yaşamak

sert ~ler - hakaret

Umarım sensiz gitmem konusunda bir sıkıntın yoktur - umarım sensiz gittiğim için gücenmezsin

1) hassasiyet;

Bu bacağımda hiç his yok

2) duygu, his, bilinç;

kendini güvende hissediyordu;

KOBİ'lerin daha iyi duygularına hitap etmek

3) duygu, heyecan; his;

duygu koştu, tutkular alevlendi;

başkalarının duygularını incitmek;

birinin duygularını hafifletmek

4) tutum, ruh hali; ( sıklıkla pl) bak;

genel his ona karşıydı;

iyi duygu iyi niyet;

düşmanlık, önyargı gibi kötü duygular; düşmanlık;

güçlü duygu(lar) (derin) öfke

5) duygu, izlenim;

kötü duygu

6) sempati

7) ince algı ( sanat, güzellik)"

8) sezgi, önsezi;

tehlike hissi

3.a

- hissetmek - ile hissetmek - gibi hissetmek - bacaklarını hissetmek - kendi yolunu hissetmek - nabzını hissetmek 2. N algılamak, algılamak; dotikthis hissi ipek gibi - on dotik tse shovk

Hissetmek kelimesi nasıl okunur? Çeviri ve transkripsiyon, telaffuz, ifadeler ve cümleleri hissedin

Kullanım örnekleri

Kullanım örnekleri

Kullanım örnekleri

Kullanım örnekleri

Kullanım örnekleri

düzensiz fiil

hissetmek - hissettim - hissettim

isim

Fiil formları

Cümleler

Teklifler

İçeren kelimelerin çevirisi bir şeye;, İngilizce'den Rusça'ya

duyarga

his